7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 12 Mart 2023 tarih ve 32130 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Yapılandırma, matrah artırımı, stok affı, kasa ve ortaklar cari hesabının düzeltilmesi ile ihtilaflı dosyaların feragat yolu ile sonlandırılmasına ilişkin hükümler içeren kanunun 10. maddesine eklenen 27. fıkra ile depremin yaralarını sarmak için, bir kısım Kurumlar Vergisi mükelleflerine bir defalık ek vergi getirildi.
EK VERGİNİN KAPSAMI
Getirilen ek vergiye ilişkin basın açıklamasında sadece 22.000 Kurumlar Vergisi mükellefinin kapsama girdiği ifade edilmişti. Gelir İdaresi Başkanlığı bürokratları, ek vergiden tahsilat hedeflerinin 100 milyar TL olduğunu açıklamıştı.
Ek vergi; Kurumlar Vergisi mükelleflerine 2022 yılı beyannameleri üzerinde, 5520 sayılı Kanun ile diğer kanunlarda yer alan düzenlemeler uyarınca kurum kazancından indirim konusu yapılan istisna ve indirim tutarları ile aynı kanunun 32/A maddesi kapsamında indirimli Kurumlar Vergisi'ne tabi matrahları üzerinden, dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin %10 oranında, iştirak kazançları istisnası ile yurt dışından elde edilen ve en az %15 oranında vergi yükü taşıdığı tevsik edilen istisna kazançlar üzerinden ise %5 oranında hesaplanacak. Bu verginin ilk taksidi Kurumlar Vergisi'nin ödeme süresi içinde (nisan ayında), ikinci taksidi bu süreyi takip eden dördüncü ayda (ağustos ayında) ödenecektir.
Şirketlerce ödenen bu ek vergi, gider ve indirim olarak dikkate alınamayacak ve hiçbir vergiden mahsup edilemeyecektir.
Ek verginin hesaplanmayacağı istisna ve indirimler aşağıdaki gibidir:
Yatırım fon ve ortaklık istisnası, kooperatiflerde risturn istisnası, taşınır ve taşınmaz malların Sat-Kirala-Geri Al işlemlerinden doğan kazançlarda istisna, varlık ve hakların varlık kiralama şirketlerine satışından doğan kazançlarda istisna, Kur Korumalı Mevduat hesaplarından sağlanan kazançlarda istisna, sponsorluk harcamaları, genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere, Cumhurbaşkanı'nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlara makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımlar, okul, sağlık tesisi, öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi ile ibadethanelerin inşası ve mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan bağış ve yardımlar, genel ve özel bütçeli kamu idareleri, il özel idareleri, belediyeler ve köyler, Cumhurbaşkanı'nca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler ile bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetinde bulunan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan veya Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca desteklenen ya da desteklenmesi uygun görülen yerlere yapılan bağış ve yardımlar, Cumhurbaşkanı'nca başlatılan yardım kampanyalarına makbuz karşılığı yapılan bağışlar, iktisadi işletmeleri hariç, Türkiye Kızılay Derneği'ne ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti'ne makbuz karşılığı yapılan bağış veya yardımlar, Vergi Usul Kanunu'nun 325/A maddesine göre girişim sermayesi fonu olarak ayrılan tutarların beyan edilen gelirin %10'unu aşmayan kısmı, Engelliler Hakkında Kanun'a göre kurulan korumalı işyeri indirimi, yatırım indirimi istisnası, ilgili kanunları uyarınca kurum kazancından indirilebilen bağış ve yardımlar ile 10/7/2018 tarihli ve 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 407'nci maddesi kapsamında tanımlanan mikro ve küçük işletmelerin teknoloji geliştirme bölgeleri ile Ar-Ge ve tasarım merkezlerinden elde ettikleri istisnaya ve indirime konu kazançları.
Yanlışta ısrar yönetim ilkesi oldu
Ülkemiz bir deprem ülkesi, bunu bilerek devlet ve vatandaş önlem almak zorunda. En büyük görev devlete düşmekte; yapılaşmaya uygun olmayan yerlere imar izni vermemek ve belirli standartları taşımayan binalar üretilmesine engel olmak. Bu çok basit iki kurala uymayıp, ölenlerin arkasından “kader” demek işin en kolayı.
Ülkemizde, 1968'de Afetler Fonu kuruldu ve 2001'de tasfiye edildi. 1972'de Deprem Fonu kuruldu, 2000'de kapatıldı. 1999'da yaşanan iki depremden sonra depremin yarattığı tahribatın ortadan kaldırılması ve yenileme çalışmaları için ek vergi alındı ve yeni vergiler ihdas edildi. Depremin yaralarını sarmak için getirilen Özel İletişim Vergisi kalıcı hale geldi ve 24 yıldır bu vergi tahsil ediliyor. Her deprem sonrası vatandaş “Deprem vergileri nerede” diye soruyor. Cevap: Duble yol yaptık!
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu; belirli gelirlerin belirli giderlere ayrılmasını Hazine birliği ilkesi olan adem-i tahsis ilkesi çerçevesinde mümkün kılmıyor. Çözüm, fon kurmak. Türkiye'de İşsizlik Sigortası Fonu ve Toplu Konut Fonu önemli örnekler. Depremin yarattığı yıkımın ortadan kaldırılması için konulan vergiler genel bütçeye aktarıldığı sürece, bu vergilerin depreme harcanıp harcanmadığını kontrol etme şansınız yok. Duble yol da yapar, personele maaş öder, cari transfere harcar hatta Mars'a sert iniş masraflarına harcar!
Hal böyleyken; 06.02.2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli 11 ili kapsayan deprem ile ilgili getirilen ek vergi, yine genel bütçeye aktarılıyor. Tam da geçen hafta Meclis'e sunulmuş “Afet Yeniden İmar Fonu” kurulmasına ilişkin kanun teklifi varken…
Ek vergi, vergi affı getiren bir kanunun içinde düzenlenmemeli idi. Bir taraftan vergileri siliyorsunuz, diğer taraftan deprem nedeniyle ek vergi istiyorsunuz, bu ne yaman çelişki! Kurumlar Vergisi mükelleflerinin bir kısmına geçmişe yönelik, üstelik yararlandıkları indirim ve istisna tutarı üzerinden ek vergi getirmek gerçekten dahiyane bir fikir! Aslında bu, devletin indirim ve istisna yoluyla almaktan vazgeçtiği vergi harcamalarına geçmişe yönelik olarak vergi getirmektir.
1999'da yaşanan iki depremden sonra çıkartılmış olan ek vergi getiren kanun gibi Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin tamamını kapsayan ve ölçü olarak vergi matrahının dikkate alındığı, hatta asgari tutar belirlendiği bir düzenleme yapılması gerekirdi. Ülkemizde, 2023 yılında beyanname verecek faal Gelir Vergisi mükellefi sayısı 2.364.625 ve Kurumlar Vergisi mükellefi sayısı 1.069.339 iken sadece 22.000 Kurumlar Vergisi mükellefinden ek vergi almak adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı değil mi?
Meclis Genel Kurulu'nda son anda verilen bir önerge ile getirilen ek vergi düzenlemesi külliyen yanlıştır. Bu kadar acele neden? Önce şu 115 milyar TL'yi bitirse idiniz.
“Afet Yeniden İmar Fonu” kurulmasına ilişkin kanuna, fonun gelir kaynağı olarak doğru dürüst bir ek vergi düzenlemesi yapıp bütün tartışmaları bitirmek yerine, yanlışta ısrara devam etmek neden?
Sözcü | Nedim TÜRKMEN