Çünkü Hazine ve Maliye Bakanlığı, UTTS ile akaryakıt alımı sırasında taşıta ve/veya taşıt sahibine ilişkin bilgile­rin kaydını, saklanmasını ve paylaşımını öngördü.

Bunun için ise akaryakıt pompa ta­bancalarına, Yeni Nesil Akar­yakıt Pompa Ödeme Kayde­dici Cihazlarına ve taşıtların yakıt deposu girişlerine ba­zı cihazların taktırılması zo­runlu. Dolayısıyla, UTTS’nin hem Anayasal hem de yasal açıdan tartışmalı tarafları var.

Sade vatandaşlara ait taşıtlar UTTS’ye tabi mi?

5 Ekim 2023 tarihinde çı­kartılan 1 sıra no’lu UTTS-GT, Ulusal Taşıt Tanıma Siste­mi’nin akaryakıt istasyonla­rında kurulmasını öngörür­ken, sadece ‘kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye da­hil olan ve işte kullanılan ta­şıtlar’a Taşıt Tanıma Birimi (TTB) cihazı takılması zorun­luluğu getirmekteydi.

Ancak 21 Eylül 2024 tarih­li 2 no’lu UTTS-GT ile kapsam genişletildi: “1/7/2025 tari­hinden itibaren ilk defa iktisap edilen 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Ka­nununa ekli (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tabi olanlardan; motorlu araç tica­reti yapanlardan kullanılmak üzere alınanlara motorlu araç ticareti yapan mükellefler ta­rafından kayıt ve tescil işlemi gerçekleştikten sonra trafiğe çıkmadan önce, kullanılmak üzere ithal edilenlere ise itha­latı yapanlar tarafından tescil işlemi gerçekleştikten sonra bir ay içerisinde, birinci fıkra kapsamında yer almayan ve ta­şıt tanıma sistemi kullanan ta­şıtlara ise 1/7/2025 tarihinden itibaren, bu tarihten sonra taşıt tanıma sistemi kullanacaklara ise kullanılmaya başlanmadan önce” TTB takılması zorunlu­luğu getirildi.

Tebliğ’de, kapsam genişle­mesinin sadece ‘akaryakıt fa­turasını gelir ya da kurumlar vergisi matrahında gider ola­rak indirebilecek mükellefle­re’ yönelik olduğu yönünde bir belirleme yok. 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (II) sayılı listesinde yer alıp da ilk defa iktisapla birlik­te kayıt ve tescile tabi olmayan motorlu araç kapsamı ise ol­dukça dar (örneğin, golf saha­larında insan taşımada kulla­nılan arabalar). Dolayısıyla;

-Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve iş­te kullanılan taşıtlara (en geç 31.01.2025 tarihine kadar),

-Trafiğe ilk defa kaydedilen sıfır kilometre bireysel taşıtla­ra (01.07.2025 tarihinden iti­baren kayıt ve tescil işlemini takip eden bir ay içerisinde) ve

-Akaryakıt dağıtım şirket­lerine ait taşıt tanıma sistem­lerini kullanan bireysel taşıtla­ra (30.06.2025 tarihine kadar)

TTB taktırılacak sonucu or­taya çıkıyor. Bu açıdan, Teb­liğ’in düzeltilmesi ve kapsa­mının daraltılması şart.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yetki sorunu

Bakanlık, 1 sıra no’lu UT­TS-GT ile ilgililere temel hak ve özgürlüklerini sınırlayan ödevler getiriyor. Bunu ya­parken yasal dayanak olarak, Vergi Usul Kanu­nu’nun (VUK) 149, 227, müker­rer 242 ve müker­rer 257’nci mad­delerini, 3100 sayılı Kanun’un 10’uncu maddesi­ni ve 4 sayılı Cum­hurbaşkanlığı Ka­rarnamesi’nin 106’ncı maddesi­ni anıyor.

Ancak gerçekte bu düzen­lemelerden sadece biri (VUK mük. md.257, f.1, b.6), ‘vergi güvenliği sağlamak amacıyla elektrikli, elektronik, manye­tik ve benzeri cihazlar ve sis­temler kullandırma’ konusun­da Bakanlığa yetki vermekte. Diğerleri ise kısaca; (i) idare­ye bilgi verme ödevini, (ii) bel­gelerde Bakanlığın öngördüğü bilgilerin bulunması zorunlu­luğunu, (iii) Bakanlığın, elekt­ronik cihaz kullanarak belge düzenletme ve kullanılacak özel cihazlardan çıkarılan pul­ları belgelere ekletme yetkisi­ni, (iv) Bakanlığın, elektronik bilgi ve kayıt araçları dahil ola­cak şekilde defter, kayıt ve bel­geler ile bilgi verme ödevinin içerik, şekil, saklanma ve ibra­zıyla ilgili yetkisini, (v) Bakan­lığın, ödeme kaydedici cihazla­rın kullanımıyla ilgili yetkisini, (vi) Darphane’nin görevlerine ilişkin konuları düzenliyor.

UTTS’nin mülkiyet hakkıyla ilgili kısmı

Kanaatimce, bunların hiçbi­ri Bakanlığa UTTS-GT’de yer alan başat konulardaki yetki­leri vermiyor. Çünkü UTTS kapsamında cihaz taktırma ödeviyle bağlantılı mali yük mülkiyet hakkını, UTTS Ve­ri Merkezi ile ilgili kısmı ise özel hayatın gizliliği hakkını ölçülülük ilkesine (gereklilik ve orantılılık alt ilkeleri bakı­mından) aykırı şekilde sınır­landırıyor.

Karşılaştırmalı hukukta çok uzun yıllardır yazılıp çizilen konulardan biri, ‘vergilendir­meyle bağlantılı ödevlerin ma­li boyutu’dur. Verginin sadece kendisiyle değil, vergilendir­meye ilişkin ‘şekli ödevler’ üze­rinden de -mükelleflerin ve/ veya üçüncü kişilerin- mülki­yet hakkı sınırlandırılmakta­dır. Daha önce vergi kesenlerle bağlantılı olarak bu konuya bir ölçüde değinmiştim (https:// www.dunya.com/kose-yazi­si/vergi-kesenlerin-huku­ki-ve-mali-yuku-nicin-karsi­liksiz-kaliyor/725670).

1 sıra no’lu UTTS-GT, kul­lanılması zorunlu üç cihaz ön­görmekte: Taşıt Tanıma Oku­yucu Cihazı (TTO), Tabanca İletişim Modülü (TİM) ve Ta­şıt Tanıma Birimi (TTB). TTO ve TİM’in akaryakıt istasyonu işleten mükellefler, TTB’nin ise taşıt sahipleri tarafından kullanılması gerekmekte.

Tüm bu cihazların edini­lip kullanılması, mükellefle­re ve mükellefle muamelede bulunan kişilere önemli bir mali yük getirmekte. Şöyle ki; 2024 yılı bakımından KDV hariç maliyet, akaryakıt istas­yonlarına 126 bin TL, taşıt sa­hiplerine ise bin 810 TL. Üs­telik, taşıt sahibi veya plaka değişirse, yeni bir TTB takıl­ması zorunlu.

Türkiye’de işletme sahibi vergi mükellefi olmak pahalı (serbest meslek sahipleri da­hil). Başka ülkelerde olmayan ödevler bizde var. Böyle bir mali yükle mülkiyet hakkı sı­nırlamasını ise aynen 3100 sa­yılı Kanun’da olduğu gibi, an­cak yasa koyucu yapabilir.

UTTS’nin özel hayatın gizliliği hakkıyla ilgili kısmı

Diğer yandan, işletme sahip­leri ilgili giderlerini GV ya da KV matrahlarından indirerek ve KDV’de de indirim konusu yaparak bu mali yükten bir öl­çüde kurtulurken, sade vatan­daşın böyle bir imkanı da yok.

UTTS kapsamında oluşan veriler, UTTS Veri Merke­zi’nde kaydedilip, saklanacak. Ancak, bu verilerin içeriği ve kapsamı açık değil. 1 sıra no’lu UTTS-GT, “taşıtın ruhsatna­mesinde yer alan bilgiler ile diğer bilgilerden Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenenler” (md.6, f.1, b.ç) ile “plaka, motor ve/veya şasi numarası gibi ta­şıta ve/veya mükellefe ilişkin bilgiler”in (md.3, f.1, b.ı) UT­TS Veri Merkezi’nde kaydedi­leceğini belirtiyor. Ancak bu ibareler, hemen her türlü veri kaydına kapıyı açıyor.

UTTS kapsamında, hangi taşıtın, hangi akaryakıt istas­yonundan ne zaman, ne kadar akaryakıt aldığını saptamak mümkün. Sade vatandaş ba­kımından bu, özel hayatın sis­tematik ve sürekli takibi an­lamına gelmekte. Tebliğ’deki ‘mükellef’ ibaresi buna karşı yeterli bir koruma sağlamıyor, çünkü hangi verginin mükelle­finden bahsedildiği belli değil. ‘Sade vatandaş’ da taşıt sahibi (/adına motorlu taşıt kaydedil­miş kişi) olarak en azından mo­torlu taşıtlar vergisi mükellefi! Tebliğ bir yana, yasal düzenle­meyle dahi özel hayatın gizlili­ği hakkının bu şekilde sınırlan­dırılması mümkün değil.

Kayıt dışılıkla mücadele ar­gümanı ile adım adım ilerle­nen bu yolda, oldu olacak her vatandaşa bir çip takılsın ve İdare denetim yükünden kur­tarılsın. Neticede, yaşamak için sürekli mal ve hizmet sa­tın alan onlar.

Tüm bunlar olurken, kamu harcamalarının özellikle de kamuda taşıt kullanımının bu kadar eleştirildiği bir ortamda kamuya ait taşıtlar UTTS dı­şında bırakılmışlar (1 sıra no’lu UTTS-GT md.6, f.3). Vergi gü­venliği ve denetim etkinliğine kamuda ihtiyaç yok mu? Kayıt dışıyla mücadele ve kamuda tasarruf mu denmişti?

Kaynak: Dünya | Avukat Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR