Hep Maliye ve mükellef U dönüşü yapacak değil ya, bu defa da Danıştay U dönüşü yaptı! Aslında bu biraz da zorunlu bir geri dönüş oldu.
Danıştay, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara uyarak, ihtirazi kayıtla beyan üzerine açılan davalara ilişkin görüşünü değiştirdi.
U Dönüşü Ne İle İlgili?
Konu, esas itibariyle mükelleflerin Maliye’nin Özel Esaslar Listesine alınması ile ilgili.
Maliye, vergi güvenliğinin sağlanması ve haksız KDV iadesi/indirimlerinin önlenmesi suretiyle kamu yararının korunması amacıyla Özel Esaslar Listesi oluşturdu. Bu liste; vergi incelemesine sevk edilenlerin de dahil edildiği, mükelleflerin mahsup ve iade taleplerinin yerine getirilebilmesi için kurum içi işlemleri hızlandırmak amacıyla hazırlanan, aynı zamanda Maliye tarafından bir takip yöntemi olarak kullanılmak üzere Risk Analiz Merkezi’nce düzenlenen ve ilgililere duyurulmayan bir liste. Ki, bu listeye o kadar çok giren oluyor ki, liste hemen her gün güncelleniyor!
Maliye, bu listeyi oluşturmasının dayanağı olarak KDV Kanununun 36. Maddesinin ikinci fıkrasını gösteriyor. Neyse konumuz bu listenin yasallığı ile ilgili değil, bunu ayrı bir yazıda ele alacağız.
Yağmur gibi özel esas yazısı yağmaya başladı
Son dönemlerde Maliye vergi mükelleflerin büyük bir kısmına yağmur gibi özel esaslar yazısı göndermeye başladı. Yazıyı alan mükellef ya YMM/Mali Müşavirinde ya da avukatında soluğu alıyor.
Gelen yazıda, mal ve hizmet satın alınan mükelleflerle ilgili sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme veya düzenleme tespiti olduğu, bu alımların KDV Genel Uygulama Tebliği’ndeki açıklamalar çerçevesinde ispat edilmesi veya bu alımlara ilişkin faturalardaki KDV’lerin indirim hesaplarından çıkarılarak düzeltilmesi, aksi halde Özel Esaslar Listesine alınacakları belirtiliyor.
Özel esaslar listesi mükellefler için çok ama çok önemli! KDV iadesi alıyorsa bu zorlaşıyor, ticari faaliyetini olumsuz olarak etkiliyor, mal veya hizmet alanlar özel esaslarda olduğu için mal ve hizmet almaktan vazgeçiyor. Yani, her yönüyle sıkıntı!
Mükellefler ihtirazi kayıtla düzeltme yaparak dava açıyor
Vergi mükellefleri kendilerine gelen özel esas yazısı uyarınca ilk önce alımlarının doğruluğunu ispat etmeye çalışıyor, ama nafile, çünkü bu konudaki izahatlar kabul edilmiyor. Dolayısıyla, tek bir yol kalıyor: dava açmak. Mükellefler çoğunlukla Maliye’nin bu yazısı üzerine ihtirazi kayıt düşerek bu faturalardaki KDV’yi indirim hesaplarından çıkararak ilgili ay KDV beyannamesi düzeltiyor ve akabinde 30 gün içinde dava açıyor.
Yazıyı beklemeden kendiliğinden dava açan da var
Ayrıca, mükelleflerin bir kısmı da, kendilerine özel esas yazısı gelmesini beklemeden kendi duyumlarına göre bu tür faturaları yine ihtirazi kayıtla düzeltme KDV beyannamesi vererek indirim hesaplarından çıkarıyor ve akabinde dava açıyor.
Danıştay bu şekilde sçılan davaları esastan incelemeden reddediyordu
Danıştay, beyanname verilme süresi geçirildikten sonra faturaları kayıtlara intikal ettirilen şirketler hakkındaki olumsuz tespitler nedeniyle söz konusu faturaların kayıtlardan çıkarılarak ilgili dönem KDV beyannamelerine konulan ihtirazi kaydın, beyanname üzerinden yapılan tahakkuka etkisinin olmadığı ve dava açma hakkı vermediği görüşüyle bu konuda açılan davaları esastan incelemeden reddediyordu (Örneğin, Danıştay 4. Dairesi’nin 01.04.2019 tarihli ve E.2015/8467, K.2019/2467 sayılı Kararı).
Bu konuda verilmiş çok sayıda Karar bulunuyor.
Konu, Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne taşındı
Danıştay ve vergi mahkemelerinin bu şekildeki ihtirazi kayıtla yapılan düzeltme beyanlarına karşı açılan favaları esasa girmeden reddetmesi üzerine konu, mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne taşındı!
Anayasa Mahkemesi: Mülkiyet hakkı ihlali var
Anayasa Mahkemesi, 27.02.2019 tarihli ve Başvuru No: 2015/15100 sayılı Kararı’nda;
“Başvurucuların somut olayda alımlarına konu faturaların sahte olmadığı ve bu nedenle de söz konusu indirim unsurlarının gerçek olduğu düşüncesiyle bu durumu vergi mahkemeleri önünde tartışma konusu yapabilmeleri için düzeltme beyanına ihtirazi kayıt koyma hukuki imkanı dışında bir seçeneklerinin bulunmadığı, vergi idaresinin başvurucuları düzeltme beyannamesi vermeye yönlendirdiği ve uyuşmazlığı çıkardığı, bazı olumsuz sonuçlara yol açacak yaptırımlar uygulamakla ihtar ettiği, dolayısıyla başvurucuların vergi idaresinden kanunda öngörülen usulü yani incelemeye sevk edilme ve vergi inceleme raporu ya da takdir komisyonu kararına dayalı olarak vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılmasını beklemelerinin uygun olmadığı, başvuru konusu olayda, mal ve hizmet alımında bulunduğu firmanın sahta fatura düzenlediği yönünde tespitler bulunmasından dolayı kendilerinin de kod listesine alınma baskısı altında serbest iradelerini yansıtmayan düzeltme beyannameleri vermek durumunda bırakılan başvurucuların bu işleme karşı dava açtığı, davaları vergi mahkemelerinde esas yönünden incelenmediği, sonuç olarak başvurucuların mülkiyet haklarına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkanına sahip olamadıkları belirtilerek, Anayasa’nın 35. Maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği”
sonucuna vardı.
Danıştay, Anayasa Mahkemesi’nin bu kararından sonra ihtirazi kayıtla beyan üzerine açılan davalarla ilgili görüşünü, Maliye’nin müeyyideli yazısı olup olmadığına bağlı olarak değiştirdi.
Danıştay’a göre,
“Vergi dairelerinin beyanların düzeltilmesine yönelik müeyyideli yazıları üzerine mükellef tarafından ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri esas alınarak yapılan vergi tarhiyatlarına ve kesilen cezalara karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvurular üzerine Anayasa Mahkemesi 27.02.2019 tarih ve B. No:2015/15100 sayılı kararıyla, başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 35. Maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi’nce mülkiyet hakkının ihlal edildiği yolunda verilen karar, sadece vergi dairelerinin müeyyideli yazıları üzerine ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamelerine istinaden tahakkuk eden vergi ve kesilen cezalara karşı açılan davalara yönelik olup, idarenin müeyyideli yazısı olmaksızın süresinden sonra kendiliğinden ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilere karşı açılan davalar bu kapsamda bulunmamaktadır.” (Danıştay VDDK’nın 22.05.2020 tarihli ve E.2020/464, K.2020/608 sayılı Kararı).
Yani, Danıştay, Anayasa Mahkemesi’nin bu hak ihlali kararından sonra konuyla ilgili görüşünü değiştirdi, ancak kısmen. Danıştay’ın yeni görüşü;
- Maliye’nin beyanların düzeltilmesine yönelik müeyyideli yazıları üzerine mükellefler tarafından ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine açılan davaları esastan incelenerek karar verilmesi,
- Maliye’nin müeyyideli yazısı olmaksızın süresinden sonra kendiliğinden ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine açılan davaların ise esasa girilmeden reddedilmesi
şeklinde.
Bu konudaki son durum maalesef bu şekilde.
Danıştay’ın bu yaklaşımı yanlış, açılan davaların esastan incelenmesi lazım
Danıştay’ın ihtirazi kayıtla beyanda dava açma hakkını Maliye’nin müeyyideli yazısına bağlaması son derece yanlış. Mükelleflerin beyanlarının düzeltilmesine yönelik olarak Maliye’den yazı beklemelerinin hemen hemen hiçbir anlamı ve gereği bulunmuyor. Mükellef istediği takdirde, ihtirazi kayıt beyanı düşerek ilgili vergi beyannamesini düzeltebilir ve dava açabilir. Mükelleflerin ihtirazi kayıt düştükleri konuyu vergi mahkemeleri önünde tartışma konusu yapabilmeleri için düzeltme beyanına ihtirazi kayıt koyma hukuki imkanı dışında bir seçenekleri de bulunmuyor.
Maliye’nin müeyyideli yazısı olmasa dahi, mükellefler süresinden sonra kendiliğinden ihtirazi kayıtla verdikleri beyannameler üzerine dava açabilmeli, açılan davalar da esasa girilmeden reddedilmemeli. Aksine bir durum, yine Anayasa’nın 35. maddesine göre mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelir. Kaldı ki, söz konusu Anayasa Mahkemesi Kararı’nda, Danıştay’ın iddia ettiği gibi bir şartlı durum (müeyyideli yazı şartı) da söz konusu değil!
Bize göre, Maliye’nin beyanların düzeltilmesine yönelik müeyyideli yazısı olup olmadığına bakılmaksızın mükellefler tarafından ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine açılan davaların esastan incelenerek karar verilmesi, esastan inceleme yapılmadan reddedilmemesi lazım. Aksine bir düşünce, Anayasa’nın 35. Maddesine göre mülkiyet hakkının ihlali anlamına gelir.
Ama, yine de siz siz olun, Danıştay bu konuda bir karar verinceye kadar, özel esaslara alınma ile ilgili yazı gelmeden KDV beyanlarınızı kendiliğinizden ihtirazi kayıtla düzelterek dava açmayın!
Bizden söylemesi!..