Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın (MESS) Olağan 51. Genel Kurul toplantısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul’da yapıldı. Ben de bu toplantıya katılanlar arasındaydım. Endüstri ilişkileri sistemimiz içerisinde işçi ve işveren sendikalarımızın toplantılarına genellikle iştirak ederim, nitekim bu toplantılarda tarafların talepleri dahil olmak üzere genel atmosfer hakkında birçok bilgi edinmek mümkün olur.
Kadın ve genç işgücü
MESS’in 65 yıllık tarihinde ilk defa bir Cumhurbaşkanı Olağan Genel Kurul toplantısına katıldı. Bu MESS Genel Kurulu’nun en dikkat çekici yönlerinin başında geliyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu toplantıda önemli tespitlerde bulundu. Bu tespitlerden belki de en önemlisi, “İşçi olmadan işveren olmaz. İşveren olmadan işçi olmaz. Devlet olmadan hiçbiri olmaz” ifadesiydi. Cumhurbaşkanı, işgücü piyasamızda özellikle pandemi sonrası hızlı bir toparlanmanın sağlandığını, özellikle kadın ve genç işgücünün istihdamına yönelik politikalarının devam edeceğinin altını çizdi.
Ayrıca işgücü piyasamızın belki de en önemli sorunlarından birinin nitelik uyumsuzluğu olduğunu ifade etmesi ve bu bağlamda mesleki eğitimin daha da güçlendirilmesi arzusunda olduklarını söylemesi konuşmasının dikkat çekici yönleriydi. Bir başka önemli vurgu da kalifiye olmayan işlerde yaşanan işgücü açığının, tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi, uluslararası işgücü kullanımının sağlanmasıyla mümkün olabileceğini söylemesiydi. Toplantıda konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da özellikle işgücü piyasamızda mesleki eğitim, eğitim – işgücü projeksiyonlarının önemine vurgu yaptı.
MESS Genel Kurulu’na ilk defa bir Cumhurbaşkanı’nın katılmasının önemli gerekçeleri olduğunu düşünüyorum. Özellikle MESS Başkanı Özgür Burak Akkol’un sendikal boyuta yeni bir bakış açısı getirmesi çok önemli bir faktör. Akkol, geleneksel pazarlıkçı sendika bakış açısını son yıllardaki faaliyetleriyle neredeyse tümden değiştirdi. İşçi sendikalarıyla ortak platformlarda buluşması, birlikte hareket ederek sosyal diyalog kavramına önem vermesi dikkat çekici yönleri oldu. Diğer yandan sendikal yaşama yeni bir bakış açısıyla, daha doğrusu genç bir bakışla, teknolojiyi ve teknolojinin yarattığı fırsatları da ekleyerek çalışmalarına yön vermesi başarılı olmasındaki en önemli unsurlardan bir diğeri.
Ayrıca ülkemiz ihracatının yüzde 40’ını gerçekleştiren 270 üyesi ve ekosistemiyle beraber 1 milyon kişiye istihdam sağlayan bir örgütün başkanı olması da elbette önemli bir faktör.
Mesleki eğitimin önemi
MESS sendikal vizyon değişimiyle beraber son yıllarda mesleki ve teknik eğitim konusuna oldukça önem veriyor. İstanbul’da 2020’de hizmete açtıkları MEXT Teknoloji Merkezi kısa sürede dünyada en ileri, en gelişmiş teknoloji merkezi olarak adını duyurmaya başladı. Geçen 4 yıl içinde 500’ü aşkın firmaya hizmet götürüldüğü Genel Kurul toplantısında ifade edildi.
Ayrıca 30 bine yakın kişiye eğitim verilmesi, 7 binden fazla girişimciyi barındıran Avrupa İnovasyon Topluluğu’nun Türkiye’deki ilk ve tek iş ortağı olunması da Genel Kurul toplantısında edindiğimiz bilgilerdi. Yakın zamanda Yapay Zekâ Teknoloji ve Dönüşüm Merkezi’nin kurulacağı da toplantıya katılanlara açıklandı.
İşçi ve işveren taraflarının kendi ekonomik hak ve menfaatlerini korumaları ve daha da ileriye götürmeleri olmazsa olmaz bir koşul. Nitekim bu bağlamda Türk – İş’in uzun bir ara sonrasında meydanlarda sesini duyurması ve taleplerini ortaya koyması bu bağlamda çok değerli. Sendikal mücadelenin her platformda ortaya konması endüstri ilişkileri sisteminin esası.
Ne var ki MESS örneğinde olduğu gibi, sistemdeki kabuk değiştirme, endüstri ilişkilerimizi paydaşların ortak menfaatleri doğrultusunda sosyal diyalog kavramı altında birleştirmek, küresel çağda teknolojik imkanları işçi ve işverenlerin ekonomik ve sosyal menfaatleri için harekete geçirmek gibi çok değerli faaliyetleri içeriyor. Bu nedenle Başkan Akkol ve ekibini göstermiş oldukları bu başarılı faaliyetleri sebebiyle kutlamak gerekiyor.