Konuyla ilgili İş Kanununda yapılan düzenlemeler ışığında Haklı nedenle fesih sebeplerinin varlığı halinde iş sözleşmesi (akdi) derhal sonlandırılabilir.

İşçinin iş akdini haklı nedenle feshedebilmesine ilişkin hususlar İş Kanunu’nun 24. Maddesinde düzenlenirken İşverenin iş akdini haklı nedenle feshedebilmesine ilişkin hususlar İş Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenmiştir.

İşveren Tarafından Haklı Nedenle Fesih Nedenleri:

• İşçinin kendi kastından, derli toplu olmayan yaşayışından, içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması durumunda, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına 3 iş günü veya bir ayda 5 iş gününden fazla sürmesi

• İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması

• İşçinin, iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli nitelikler veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde işvereni yanıltması

• İşçinin başka bir çalışana cinsel tacizde bulunması

• İşçinin işverene veya onun ailesinden birine ya da başka bir çalışana sataşması

• İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması

• İşçinin, işyerinde, 7 günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi

• İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi

• İşçiyi işyerinde 1 haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması

Önemli Bir Karar

Anayasa Mahkemesi 16/09/2024 tarih ve 32664 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2020/38733 Başvuru Nolu  Kararı’nda;

– Başvurucu işçinin, işverenin yapmış olduğu yıllık %5,3 oranındaki ücret artışını benimsemeyerek işyerindeki yönetici ve işçilerin hesaplarına “Merhabalar, bana verilen zam oranını zarf içinde insan kaynaklarına iade ediyorum. Bu oranı kim ya da kimler belirlediyse aralarında paylaşsınlar, bilgilerinize.” Şeklinde elektronik posta attığı,

– Bunun üzerine işverenin haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiği,

– İşçinin kıdem ve ihbar tazminatı talebiyle İş Mahkemesine dava açtığı, ancak İş Mahkemesinin davayı reddettiği,

Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı değerlendirme sonucunda hakaret içermeyen bu şekilde bir beyanın haklı neden için yeterli olmadığı, mahkemenin ifade özgürlüğü ile işverenin/işveren vekilinin şeref ve itibar hakları arasında adil bir denge kuramadığı,

– Dolayısıyla ifade özgürlüğünün ihlal edildiği ve ayrıca işçiye 30.000 TL manevi tazminat ödenmesi,

Şeklinde sonuca varılmıştır.

İşverenlerin 4857 sayılı Kanun’un 25/2-b maddesi kapsamında, “işçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması” gerekçesiyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmeleri sürecinde dikkatli olmaları; tutanak, savunma, tanık ifadesi ve işverenin fesih yazısı gibi belgelerin usulüne uygun olarak düzenlemeleri ve fesih sürelerine uyulması önem arz etmektedir.