Çünkü, ancak yasanın varlığından ha­berdar olur ve onu anlarsanız, hak ve ödevle­rinizin ne olduğunu bilebilir, vergi borcunu­zu hesaplayabilir, geleceğe yönelik planlama yapabilirsiniz. Buna hukuki güvenlik deni­liyor. Dünya üzerindeki tüm hukuk devletle­rinde bir asgari standart, olmazsa olmaz!

Enflasyon düzeltmesinde belirsizlik

Buna karşılık Türkiye, aylardır mali müşa­virlerin giderek yükselen çığlıklarına şahit oluyor. Çünkü, hukuki güvenlik sorunu yaşa­nan güncel bir durumla karşı karşıyalar. Ko­nu; “enflasyon düzeltmesi”. Elde edilmemiş kazancı vergilendirdiği için Anayasa’ya içe­riksel aykırılığı bir yana, enflasyon düzelt­mesi hukuki güvenlik konusunda da sınıfta kalıyor. Çünkü, bunu düzenleyen Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesinin A fıkrası (VUK mük. md.298/A), belirsizlik ve eksiklikler içeriyor.

Enflasyon düzeltme­sine kimin tabi olduğundan (örn., iflas ha­lindeki ya da nevi değiştirip birinci sınıf ta­cir niteliğini kaybetmiş işletmeler) ne za­man yapılacağına (örneğin, amortismanlar ile finansman gider kısıtlamasından önce mi sonra mı), vergi avantajlı düzenlemeler ba­kımından nasıl uygulanacağından düzeltme sonrası ortaya çıkan tutarların vergisel so­nuçlarına kadar pek çok konuda ortam sis­li. Benim diyen mali müşavirler dahi VUK mük.md.298/A’yı ne şekilde anlaması gerek­tiği konusunda tereddüt içinde.

Mali müşavirlerin mükellefle birlikte müşterek ve müteselsil sorumlulukları

Yeminli malî müşavirler, malî tabloları­nın ve beyannamelerin mevzuat hükümle­ri, muhasebe prensipleri ile muhasebe stan­dartlarına uygunluğunu ve hesapların dene­tim standartlarına göre incelediğini tasdik ederler. Yaptıkları tasdikin doğruluğundan sorumludurlar (3568 SK md.12).

Hem ye­minli mali müşavirlerin hem de serbest mu­hasebeci mali müşavirlerin, imzaladıkları beyannamelerde ve düzenledikleri tasdik ra­porlarında yer alan bilgilerin defter kayıtla­rına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı orta­ya çıkan vergi kaybından, kesilecek vergi ce­zasından ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorum­lulukları var (VUK mük. md.227).

Hukuki belirsizlik, yasaya aykırı davranma riski ya­ratıyor, idarenin içinde hareket edebileceği sınırları ise -Anayasa’ya aykırı şekilde- ge­nişletiyor. Dolayısıyla, bilançoya enflasyon düzeltmesi uygulamak ve bunun üzerinden geçici vergi beyannamesi hazırlamanın so­rumluluğu büyük. Buna bir de kayıt dışılık ve halihazırda mal ve hizmet giriş çıkışlarının muhasebesi ile ilgili geçmişe dayalı sıkıntı­lar eklenince, sorumluluk iyice artıyor. “Ka­mu adına denetim yetkisi”nin hukuka uy­gun kullanımı şart, ama diğer tarafta müşteri memnuniyeti ise ayrı bir sıkışıklık yaratıyor.

Anayasa Mahkemesi: vergi borcu öngörülebilmeli!

Hem karşılaştırmalı hukuk hem de ulus­lararası hukukta Yüksek Mahkemelerin be­lirlilik ilkesine yaklaşımları açık: mükel­lef, yasal düzenlemeden hareketle vergi borcunun ne kadar olacağını öngörebil­meli. Uygulamayla ilgili bazı tartışmalı iç­tihatları olsa da, ilkenin içeriği konusunda Türk Anayasa Mahkemesi de benzer duruşa sahip: Belirlilik ilkesi, “vergi yükümlülüğü­nün hem kişiler hem de idare yönünden be­lirli ve kesin olmasını; kanun metinlerinin, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerektirir.” (E.2022/103).

VUK mük. md.298/A, 4 sayfadan uzun bir düzenleme. Vergi idaresi, VUK mük. md.298/A ile ilgili olarak 328, 555 sıra ve 560 sıra no’lu VUK Genel Tebliğlerini yayın­ladı (VUK-GT). Sadece 555 sıra no’lu VUK-GT 44 sayfadan oluşuyor. Ayrıca, 2024 yılın­da enflasyon düzeltmesiyle ilgili 2 adet sir­küler, 9 adet özelge var. Tüm bunlara rağmen, enflasyon düzeltmesinin nasıl yapılması ge­rektiğinden emin olan ve sonucunda yasaya göre vergi borcunun ne olması gerektiğini öngörebilen mükellef var mı?

Dünya | 

Prof. Dr. Funda BAŞARAN YAVAŞLAR