Bu yılın başından bu yana da konu muhtelif yönleriyle tartışılmaya devam edildi. En son 50 milyon TL’nin altında ciro yapan işletmeler için geçici vergi dönemlerinde enflasyon muhasebesi uygulanmasının ertelenmesiyle konu biraz sükûnete kavuşmuş oldu. Son derece yerinde olan bu uygulama, eylül ayında kapanan üçüncü geçici vergi dönemi bakımından da sonuç doğuracak. Dördüncü geçici vergi dönemi zaten kaldırılmış olduğundan konu tekrar gündeme yılsonu itibari ile gelecek.
EKSİK KALAN
Aslında bu ertelemeyle enflasyon düzeltmesine yönelik itirazların ve bu uygulamanın herhangi bir gelir elde etmeyen işletmeler bakımından vergi doğuruyor eleştirisi önemli ölçüde ortadan kaldırılmış oldu. Şimdi sıra bu uygulamanın yıllık dönem itibari ile de ertelenmesinin mümkün olup olmadığı konusunu değerlendirmeye geldi. Yıllık vergilendirme bakımından da 50 milyon TL’nin altında cirosu olan işletmeler için enflasyon düzeltmesi uygulanmaması, konuya yönelik tartışmaları tamamıyla ortadan kaldıracaktır.
DÜZENLEMENİN ÖZÜ
Enflasyon düzeltmesi uygulaması özünde parasal olmayan kıymetlerin anılan dönem için yurt içi ÜFE endeks değişimi oranında artırılmak suretiyle değerlendirilmesi şeklinde çalışan bir mekanizmaya sahip olduğundan, doğal olarak bir nevi servet vergilemesi gibi değerlendirilebilir. Konuya yönelik önemli eleştirilerden biri de fazla stokla çalışan işletmeler bakımından henüz paraya çevrilmemiş stoklar için vergi matrahı oluşturmasıdır. Ancak genel mantığı itibarıyla stokların kapsam dışı tutulmasının talep edilmesi, uygulamanın sağlıklı çalışmasını etkileyecektir. Stokların enflasyon düzeltmesiyle değerinin yükseltilmesi ilk anda bir vergi matrahı doğursa da daha sonraki dönemlerde stok maliyetlerini aynı ölçüde artırmış olacağından kendi içerisinde denge sağlayacaktır. Aslında bu ve benzeri savunmayı tüm enflasyon düzeltmesi uygulaması bakımından haklı olarak ifade edebiliriz.
Burada en kritik konu, aktifinde gayrimenkul bulunan ve bu gayrimenkulün öz varlık yerine borç kaynakla edinildiği durumlarda enflasyon düzelmesinin ortaya çıkardığı ekstra vergi matrahıdır. Doğal olarak herhangi bir gelir elde etmeyen bir işletme bakımından ortaya çıkan böyle bir matrah üzerinden vergi talep edilmesi, ödeme zorluğu yaratabilecektir. Buna bir diğer haklı örnek, işletmeye dahil binek otomobillerin ÖTV ve KDV dahil maliyetinden 1.5 milyon TL’yi aşan kısmı için ayrılacak amortismanlarının gider kabul edilememesi nedeniyle enflasyon değerlemesiyle birlikte işletmeler aleyhine katmerli vergi matrahı çıkması durumudur. Bu da enflasyon düzeltmesinden değil, binek otomobillerle ilgili gider kısıtlamasından kaynaklanan bir durum.
Bize göre, bu sınırlamanın kaldırılarak başka bir ölçü getirilmesi yerinde olacaktır.
YAPILABİLECEK OLAN
Özetle, 50 milyon TL’ye kadar cirosu olan işletmelerin enflasyon düzeltmesi uygulamasından tamamen muaf tutulması, bütün bu sıkıntıları büyük ölçüde ortadan kaldırabilecektir. Bu muafiyetin kalıcı hale getirilmesi konusunu bir kez daha ifade etmek ve ilgililerin dikkatine sunmak isteriz.