Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde, son yaptığı konuşmada, faiz artışı vurgusu yapmamakla beraber uzunca bir süre mevcut faiz seviyesinde devam edilebileceğini söylerken, arka planda Avrupa ekonomilerindeki durgunluk riskini dikkate aldığını değerlendirebiliriz. Bu konuda eli daha güçlü olan ülke ABD gibi görünüyor. ABD açıklanan veriler itibarıyla enflasyonu durgunluk riskine girmeden indirmeyi sağlayabiliyor görüntüsü daha hakim durumda.
* * *
ABD’de artık enflasyon sürecinin tamamen kontrol altına alındığı ve faiz artırımlarının sonuna gelindiği kanaati her geçen gün daha netleşiyor. Hatta önümüzdeki yıl içerisinde bir veya daha fazla faiz indirimi yapılabilmesinden söz edilir oldu. Bu nedenle olsa gerek ki, ekonomi çevreleri Avrupa’da faiz oranlarının daha uzun süre yüksek seyredeceği inancıyla Euro dolar paritesi 1.09’lara geldi. Bu sıralar her merkez bankası sözlü yönlendirmeler ile piyasaya yön vermeye çalışıyor. Çevrede gelişen olaylar da paritedeki oynaklığın biraz daha yüksek seyretmesine neden oluyor. Özellikle Rusya- Ukrayna savaşı ve Filistin ile İsrail arasında devam eden savaş durumu henüz dünya ekonomileri bakımından tansiyonun tam olarak dinmediğinin bir kanıtı durumundadır. Bu durum doğal olarak tüm ekonomilerde olduğu gibi ve hatta bulunduğu bölge itibarıyla daha fazla Türkiye ekonomisinde de iyileşme sürecinin biraz daha izlenilmesi gerektiği kanaatini güçlendiriyor. Şu sıralarda üzerinde en çok durulan Türkiye Merkez Bankası’nın faiz oranındaki 5 puanlık artışı bir anda yapmak suretiyle bir anlamda bu olumsuzlukların etkisini azaltma hedefi de taşıdığı değerlendirilebilir. Bize göre de Merkez Bankası’nın piyasa beklentisinin üzerinde 500 baz puanlık bir faiz artırımı, bu anlamda doğru bir hareket olmuştur. Şimdi artık en azından önümüzdeki yıl için öngörülen hedef enflasyonun 4 puan üzerinde bir reel faiz verilmesi durumu söz konusudur.
* * *
Türkiye ekonomisinde halihazırda piyasalarda kısmen bir yavaşlama emaresi hissedilse de bunun henüz rakamlara tam olarak yansımadığını görüyoruz. Son iki aydır en önemli gelişme ise Türkiye ekonomisinin aylık bazda cari fazla veriyor hale gelmesidir. Bu süreç hem Merkez Bankası’nın elini güçlendiriyor hem de artık piyasadaki gidişata göre ekonomideki durgunluk veya enflasyon beklentilerini daha yakından takip ederek politikalarını rahat bir şekilde ayarlama imkanı sağlayabilecek. Bu konuda da doğal olarak ekonomi yönetimi geçmiş tecrübeleri de dikkate alarak acele etmeksizin sağlam ve emin adımlarla yoluna devam etme kararlılığını gösteriyor. Esasen ekonomide her zaman söylediğimiz; önemli olan beklentileri yönetmek olduğu hususunun son derece farkında olarak, bu konuda şu ana kadar hem piyasanın nabzını tutma anlamında hem de gerektiğinde sözlü yönlendirmelerle piyasaya yön verme anlamında olumlu bir gidişat izlediğimizi ifade etmek isteriz. Ekonomi yönetimine ve bu yönetimin devamına yönelik şüphelerin de ortadan kalkmaya başladığını, özellikle bu şüphelerin ortadan kalkmaya başlamasıyla beraber özellikle mahalle idaresi seçimleri sonrasında daha yoğun olmak üzere Türkiye’ye yabancı sermaye girişinin de daha net bir şekilde gözlemlenebileceği bir döneme girileceğini hem ümit ediyoruz hem de bekliyoruz.
Şu sıralarda gündemde olan kapsamlı bir torba kanun ile ekonomide yatırımı, istihdamı ve döviz girişini teşvik edici bazı düzenlemeler ile bu olumlu gidişatın daha da desteklenebileceğini söyleyebiliriz. Torba yasa ile getirilmesi planlanan önemli maddeleri bir başka yazıda ele almaya çalışacağız. Şu anda özellikle yurt dışı hizmet kazançları ve vergi yükü yüzde 15’in altında iştirak kazançları için getirilmesi öngörülen istisna düzenlemelerinin olumlu etki doğuracağını belirterek bu yazıyı noktalayalım.