Vergi yüklerinin ağırlığı, yeni vergilerin Anayasa ‘ya aykırılık iddiaları ile yargıya taşınma sayılarını artırmışa benzemektedir.
Bu kez de, Ek MTV konusunda, esecek rüzgarın kuvvetine bağlı olarak çok sayıda dava açılma olasılığı görünmektedir. Dava sayısını, "Açılan davalar kabul edilir, dolayısıyla, dava açanlar ödedikleri paraları faizi ile geri alırken , dava açmadığımız için biz geri alamazsak" kaygısı artırmaktadır.
Profesyonel yöneticilerde de dava açmanın ardında yatan gerekçelerden başta geleni, “Ya piyasada aynı durumda bir şirket parasını geri alırken biz alamazsak, bunun faturası dava açmadığım için bana çıkar” düşüncesi oluşturmaktadır.
Konu ancak Anayasa Mahkemesi'nce tartışılabilir
Mecliste grubu bulunan partilerce Anayasaya aykırılık iddiası ile konu Anayasa Mahkemesine taşınması yanında, Ek MTV konusunda ilk derece vergi mahkemelerinde açılacak davalarda Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulması ve bu iddianın vergi mahkemesince ciddi bulunması gerekiyor ki Anayasa’ya aykırılık hususu Anayasa Mahkemesince ele alınsın.
Ek MTV konusunda Anayasa Mahkemesi kararları
Karar 1
Marmara Depremi sonrası verdiği kararında kamu yararı gerekçesiyle iptal talebini oy çokluğuyla reddetmişti ( E. 1999/51, K. 2001/63).
Karar 2
AYM, 4837 sayılı Kanun ile düzenlenen ek MTV hakkında MTV’nin yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle zaten güncelleştirilerek alındığını belirtmiştir.
Güncelleştirilen yeni miktar üzerinden 2003 yılında ikinci kez ek vergi tahakkuku vergi yükünü araç sahipleri aleyhine ağırlaştırılmaktadır. Bu sonuç, vergi yükünün dengeli, adil, ölçülü ve eşit dağılımını engellediğinden kanun AY m.73'de öngörülen vergilendirme ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır. (E.2003/48)
Karar 3
İptal sonrası aynı madde 4962 sayılı Kanun ile yeniden ihdas edilmiştir. AYM, maddeyi tekrar iptal etmiştir. Bu madde içeriği, meclise sunulan içerik ile birebir benzerlik taşımaktadır. AYM, yasa gerekçesinden hareketle, verginin olağanüstü koşulların zorunlu kıldığı bir gerekçeyle çıkarılmadığına vurgu yapmıştır.
Kanun, AY 2., 10. ve 73. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir. (E.2003/73) Konuya ilişkin başta 13 Temmuz 2023 tarihli yazısı olmak üzere Doç. Dr. Selçuk Özgenç’in Dünya Gazetesi'nde yayınlanan yazılarını incelemenizi tavsiye ederim.
İlk kararda iptal talebi reddedilmiş, sonraki iki kararda iptal talebi kabul edilmiştir. Ancak, iptal gerekçeleri dikkate alındığında, iptal kararlarının dahi ilk kararla uyumlu olduğu söylenebilir. Diğer bir değişle, Mahkeme, satır aralarında serdettiği gerekçeler ile adeta, "Şayet olağanüstü koşullar nedeniyle çıkarılmış olsaydı iptal etmezdik" demiştir, düşüncesindeyiz.
7456 Sayılı Kanunun gerekçesi
15 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanun gerekçesinde ve Kanunun başlığında -adında (6.2.2023 tarihinde meydana gelen depremlerin yol açtığı ekonomik kayıpların telafisi için ek motorlu taşıtlar vergisi ihdası..hakkında kanun) açıkça, deprem nedeniyle oluşan kaynak ihtiyacı için bu Kanunun çıkarılmakta olduğu vurgulanmıştır. Dolayısıyla,daha önce Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesini açıklarken, böyle bir gerekçe de olmadığı için iptal ediyorum dediği husus bu Kanunda sağlanmıştır.
Büyük ihtimal, geçmişteki gerekçe dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesi, şayet mahkemeler konuyu önüne götürürse, Anayasaya aykırılık iddiasını reddetme olasılığı yüksek görülmektedir. Veya gerekçelerin daha farklı ve kuvvetli hukuki gerekçelerle ortaya konması gerekecektir ki daha önce dercedilen gerekçe bir kenara bırakılarak iptal kararı verilebilsin. Konu, özellikle hali hazırda araç sahibi olanlar açısından geriye etkili biçimde vergi ihdası, meşru amaç-makul araç temelinde, ölçülülük açısından denenebilecek gibi durmaktadır.