Cezaların uygulanabilirliği ve sürdürülebilirliğinden şüpheliyim
Değerli Vekiller, vergi cezalarının bir bütün olarak gözden geçirilmesinde fayda var. Cezalar büyük ölçüde kayıtlı mükelleflerin kayıtlarından hareketle, yine kayıt içindeki mükelleflere uygulanmakta. Cezalardaki abartılılık ve literatürdeki tabirle “ceza yığılması”, caydırıcılıktan çok tersi (bu cezaların uygulanamaması şeklinde ) işlev görebilir. Cezalar fiillerle, işlenen kabahatle uyumlu olmalı. Genel ceza sistemiyle uyumsuz cezalar beklentinin tam tersine uyumsuzluk direncini tetikleyebilir.
Sahte belge konusunda daha önce, her yıl için ayrı bir suç işlendiği kabul edilip ayrı ceza verilir, oldukça ağır cezalar uygulanırken, birden fazla yıl devam eden sahte belge suçları tek suç kabul edilip tek ceza verilir hale getirilmek zorunda kalındı. Eski durumda o kadar ağır ceza tehditlerine rağmen sahte belge suçları engellenememiş ve sonunda da bahsettiğim düzenleme yapılmak zorunda kalınmıştı.
Uzlaşma müessesesindeki aksama yargıyı tıkayabilir
Uzlaşma konusundaki yaklaşım da son derece hatalı. Vergi aslında da uzlaşılabilmesi uyuşmazlıkların yargıya taşınmadan çözümünde önemli bir işlev görmekteydi. Ki buna rağmen afların gerekçelerinden biri de vergi yargısındaki dosyaların çokluğu idi. Bu yol aksar ve yargıya taşıyabileceğinden daha fazla yük binerse; gerek uzlaşma gerekse abartılı cezalar nedeniyle çok da uzun sürmeyecek bir vadede bu dönem Meclisi yine vergi affını konuşmak zorunda kalacaktır.
Şimdi genel olarak usulsüzlük, özel usulsüzlük ve hapis cezaları kabahat veya suçla mütenasip olmayacak şekilde artarsa, uzlaşma konusu ile birlikte yeni affın gerekçesini oluşturacaktır.
Diğer konular
1.Asgari yurt içi kurumlar vergisi hesabında yatırım indirimi istisnalar arasında sayılmamış. Ayrıca ödenen tutar da asgari vergiden düşülemiyor.
2.Devreden zarar varsa asgari kurumlar vergisi hesabında dikkate alınabilmeli.
3.Enflasyon muhasebesinin hiç olmazsa yıllık uygulanması talebi göz önüne alınmalı.
4.Enflasyon muhasebesinin yaratacağı ek vergi yükü de yapılacak düzenlemelerde dikkate alınmalı.
5.Küresel Asgari Kurumlar vergisinin 1.1.2024 ten itibaren uygulanması geriye yürüme olarak değerlendirilmeyecek mi?
6.Küresel Asgari Kurumlar vergisi uygularken bu şirketlere verilmiş teşvikler vs. hiç dikkate alınmadan uygulanacak olması Anayasal vergileme ilkelerimize ne derece uygun?
7.Bu düzenlemeyi yasalaştırarak, merkezi Türkiye’de bulunan grupların Türkiye’de eksik alınan vergilerinin, bu grubun herhangi bir ülkedeki örneğin Hollanda’daki iştiraki üzerinden Hollanda tarafından alınabilmesine imkan vermesini mi tanımış oluyoruz. Bu durum Anayasamıza ne derece uygun? Vergileme yetkisinin başka ülkeye devri değil mi?
Dünya | Zeki GÜNDÜZ