Genel olarak mahsup
Yurt dışında elde edilerek Türkiye’de vergilendirilen kazançlar için daha önce ilgili ülkede ödenen vergiler, Türkiye’de bu kazançlar üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebiliyor.
Mahsup edilebilecek yurt dışında ödenen kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, yurt dışında elde edilen kazançlara kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan fazla olamıyor.
Zarar mahsubu veya istisnalar sonucu ilgili yılda Türkiye’de vergiye tabi kurum kazancının oluşmaması nedeniyle, Türkiye’deki beyannamelere dahil edilen yurt dışı kazançlar üzerinden mahallinde ödenen vergilerin kısmen veya tamamen mahsubuna imkân bulunmazsa, mahsup hakkının, izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar kullanılması mümkün.
Yurt dışında ödenen verginin tevsiki
Yurt dışında ödenen vergilerin mahsup edilebilmesi için, ödenen verginin, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik veya konsoloslukları tarafından tasdik olunan belgelerle tevsiki gerekiyor.
Verginin ödendiğine ilişkin belgelerin, tarhiyat sırasında ibraz edilememesi halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan vergi, kurumlar vergisi oranını aşmamak şartıyla ilgili ülkede uygulandığı bilinen oran üzerinden hesaplanıyor, tarhiyatın bu şekilde hesaplanan tutara isabet eden kısmı erteleniyor, ibraz edilmesi gereken belgelerin, tarh tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi halinde, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre tarhiyat düzeltiliyor.
Herhangi bir mücbir sebep olmaksızın, belgeler belirtilen sürede ibraz edilmezse veya bu belgelerin ibrazından sonra ertelenen vergi tutarından daha düşük bir mahsup hakkı olduğu anlaşılırsa, ertelenen vergiler için gecikme zammı hesaplanıyor.
Çifte vergilemeyi önleme anlaşmalarında mahsup
Çifte vergilemeyi önleme anlaşmalarımızın çoğunda çifte vergilemenin mahsup yöntemiyle önlenmesi öngörülüyor. Bu çerçevede, Türkiye’de yerleşik olanlar yönünden Anlaşmaya taraf diğer devlette ödenen vergiler, Türkiye’de hesaplanan vergiden mahsup ediliyor.
Anlaşmalarda mahsup yönteminin yer aldığı durumda uygulama, gelir ve kurumlar vergisi kanunlarında yer alan “yabancı ülkelerde öden vergilerin mahsubu”na ilişkin düzenlemeler çerçevesinde yapılıyor.
ÇVÖ anlaşması tevsik ve mahsup talep süre sınırlarını kaldırıyor mu?
Yukarıda, yurt dışında ödenen vergilerin hesaplanan kurumlar vergisinden mahsubuna ilişkin iç mevzuatımızı özetledim. Bir cümleyle tekrarlamak gerekirse, yurt dışında ödenen vergilerin bir yıl içinde tevsiki gerekiyor, ayrıca matrahın çıkmaması veya mahsuba olanak sağlayacak tutarda olmaması nedeniyle yurt dışında ödenen vergilerin mahsubu mümkün olmazsa, mahsup hakkının izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar kullanılması gerekiyor. Görüldüğü gibi mahsupta; birisi bir yıllık (tevsik) diğeri üç yıllık (mahsup hakkının kullanılması) iki süre sınırlaması var.
ÇVÖ anlaşmalarının bu iki süre sınırlamasını kaldırıp kaldırmadığı sorusuna gelince, bu konuyu yeni tarihli bir Danıştay kararıyla cevaplamak isterim.
Dava konusu: Aşağıda özetleyeceğim Danıştay Kararı’nda yer alan bilgilerden, davacı şirketin Cezayir’de bulunan iştiraki tarafından şirkete 2008-2011 yıllarında yapılan ödemelerden kesilen vergi tutarının, 2017 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde "Yabancı Ülkelerde Ödenen Vergilerden Cari Yılda Mahsup Edilemeyip Gelecek Yıla Devreden Vergi" olarak dikkate alınması talebiyle, bu yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin ihtirazi kayıtla verdiği, ihtirazi kaydın kabul edilmeyerek tesis edilen tahakkuk işleminin iptali istemiyle dava açtığı anlaşılıyor.
Yargı süreci ve karar: Davaya bakan Vergi Mahkemesi, Cezayir'de mukim iştiraki tarafından 2008, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında yapılan marka lisansı (royalti) ve teknik danışmanlık hizmeti ödemelerine isabet eden stopaj tutarlarının kurumlar vergisinden mahsubu için gerekli belgelerle birlikte süresi içinde bağlı bulunulan idareye başvurulmadığı gerekçesiyle, tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıyor ve bu gerekçeyle davanın reddine karar veriyor.
Davacının istinaf başvurusunu inceleyen Bölge İdare Mahkemesi, Vergi Mahkemesi Kararın’ı usul ve hukuka uygun buluyor ve istemin reddine karar veriyor.
Davacı, Anayasa'nın 90. maddesinin açık hükmü uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda, milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı, somut olayda uygulanması gereken hükmün, Cezayir Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşma’sının 24. maddesi olduğu, bu madde kapsamındaki koşulların tamamının gerçekleştirildiği gerekçeleriyle kararı Danıştay nezdinde temyiz ediyor.
Temyiz talebini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, aynı gerekçelerle, temyiz istemini reddederek, Bölge İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar veriyor. (Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 21.03.2023 tarih ve E:2020/1168 K:2023/1168 sayılı kararı.)