Ticari yaşamda kâr dağıtımının kaynağını dönemin ticari veya ticari kârdan dağıtılmayarak işletmede bırakılan geçmiş yıllar kârları, serbest yedekler ve diğer serbest fonlar oluşturmaktadır. Diğer bir anlatımla kâr dağıtımının kaynağı, dönemin ticari kârı ile ticari kârdan işletmede bırakılan ve dağıtılması kısıtlanmamış olan özkaynak unsurlarından oluşmaktadır.
Ticari kârdan dağıtılmayarak işletmede bırakılan kâr dağıtımının kaynağını oluşturabilen diğer özkaynak unsurları ise geçmiş yıllar kârları, olağanüstü yedekler ve diğer kâr yedekleri gibi dağıtımı kısıtlanmamış olan fonlardan oluşmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu uyarınca şirket genel kurulunun kâr payı dağıtımına karar vermiş olması gerekir. Söz konusu kararın verilebilmesi için ise yıllık bilançoya göre kâr sağlanmış veya önceki yıl kârlarından bu amaçla kullanılabilinecek serbest yedek akçeler ayrılmış olmalı ve şirket kârının dağıtılabilmesi için kanuni ve isteğe bağlı yedeklerin net dönem kârından ayrılmış olması gerekmektedir. TTK’nın 523/1 maddesi hükmünce, “Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı belirlenemez.”
Net kâr ilkesine göre işletmeler kâr (kazanç) elde etmedikçe veya geçmiş yıllardan devreden ‘kâr’ bulunmadıkça ortaklara ya da hissedarlara kâr payı dağıtamazlar.
Kâr payı; anonim ortaklıkta yıllık net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılan paydır. (TTK:509/2)
Her pay sahibi dağıtılmasına karar verilen net dönem kârı üzerinden dağıtılacak avanstır.
Muhasebe kârı olarak da isimlendirilen ticari kâr, bir döneme ilişkin vergiler düşülmeden önceki kâr veya zarar olarak tanımlanır.
Yıllık kâr, yıllık bilançoya göre belirlenir.
Anonim şirketlerin finansal tabloları Türkiye Muhasebe Standartları’na göre şirketin malvarlığını, borç ve yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam, anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak; gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde çıkarılır.
Kaldı ki yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait Türkiye Muhasebe Standartları’nda öngörülmüş bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı içinde hazırlar ve genel kurula sunar.
Konsolide finansal tabloları hazırlamakla yükümlü işletmeler ile konsolidasyon kapsamına giren işletmelerin belirlenmesinde ve ilgili diğer konularda Türkiye Muhasebe Standartları geçerlidir.
Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin o yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu doğru eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret olunur.
İtoHaber | Dr. Veysi Seviğ