Bu aralar basında ve sosyal medyada "ücretlerin asgari ücrete kadar olan kısmı vergi istisnasına tabi ama vergi dilimine girdik ve ücretimiz eridi" şeklinde serzenişler yine dolaşmaya başladı. Bu serzenişlerin temel nedenlerinden biri asgari ücrete kadar olan ücret istisnasının dekot sistemi dediğimiz bir yöntemle yapılıyor olmasından kaynaklıdır. Bu sistemde ücretin tümü için vergi hesaplanmakta sonra istisna edilen kısmın da ayrıca vergisi hesaplanmakta sonra tümü üzerinden hesaplanan vergiden düşülüp kalan tutar vergi olarak ödenmektedir. Bu durum düz oranlı vergilerde pek bir sorun doğurmamaktadır. Ama gelir vergisinde hele ücret(li)lerde uygulanan artan oranlı tarifelerde sorunun hissiyat derecesi ziyadesiyle fazladır.

Nasıl oluyor peki, bakalım dilerseniz…

Düzenleme nasıl olmuştu?

25 Aralık 2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak 1 Ocak 2022'de yürürlüğe giren "asgari ücrete kadar olan ücretin istisnası" haberi ile ücretliler arasında bir bayram havası yaşandı. Bu istisna ile geliri sadece asgari ücret kadar olan ücretliler SGK işçi payı ile işsizlik fonu kesintisi düşüldükten sonra kalan tutarın tümünü ücret olarak alacaklar. Bu tutar üzerinden ne gelir vergisi ne de damga vergisi kesilecek. Hatta alınan aylık ücret, aylık brüt asgari ücretin üzerinde ise aylık brüt asgari ücrete kadar olan kısmı hem gelir hem de damga vergisinden istisna edilecek. Böylece çalışanların eline daha fazla para geçecekti.

Bu düzenleme hala devam etmekte hatta asgari ücret tutarın 1 Temmuz 2022 tarihi itibariyle yükselmesi sonucu istisnaya tabi tutar da doğal olarak yükselmiş oldu ve dolayısıyla ele geçen parasal tutar da artmış oldu. Gayet güzel ama…

Sorun nerede peki?

25 Aralık 2021'de yayımlanan 7349 sayılı Yasa ile Gelir Vergisi Kanunu'nun 23'üncü maddesine eklenen 18'inci madde gereğince 1 Ocak 2022'den itibaren ücret geliri elde edenlerin asgari ücrete kadar olan kısmından ne gelir vergisi ne de damga vergisi alınacak. Ancak dikkat edilmesi gereken noktalardan biri "Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir." fıkrasıdır. Bunun anlamı şudur; asgari ücretin üstünde elde edilen gelirler, önce asgari ücrete kadar olan kısmı istisnaya tabi tutulup bunu aşan kısım vergilendirilmiyor. Tüm ücret önce vergilendiriliyor sonra asgari ücrete isabet eden kısım da vergilendirilip ödenmesi gereken gelir vergisinden mahsup ediliyor.

Bu yüzden brüt maaşı asgari ücretin üstünde olanlar daha erken vergi dilimine giriyor.

Vergi teorisinde vergiden indirim namı diğer dekot sistemi dediğimiz bir sistem mevcuttur. Bu sistemde ücretin tümü için vergi hesaplanmakta sonra istisna edilen kısmın da ayrıca vergisi hesaplanmakta sonra tümü üzerinden hesaplanan vergiden düşülüp kalan tutar vergi olarak ödenmektedir. Bu durum düz oranlı vergilerde pek bir sorun doğurmamaktadır.

Ancak ücret gelirlerinin vergilendirilmesi, GVK m.103'te yer alan artan oranlı tarife dediğimiz bir sistemle olmakta ve dekot sisteminin olumsuz etkisini fazlasıyla hissedebilmektedirler. Bu düzeneğe göre kişinin geliri arttıkça daha yüksek oranda vergi ödenmektedir. Yüksek tutarda vergi ödenmekte ama bunun sebebi matrahın artmasıyla beraber oranın da yüksek olmasıdır.

Mevzuatımızda önce istisna uygulanır sonra vergileme yapılır ama ücretlerde değil

Vergi mevzuatımızda genel olarak istisna uygulamasında önce istisna uygulanır daha sonra vergileme yapılır. Örneğin konut kira geliri elde bir kişi bunu vergi idaresine beyan ettiğinde önce konut gelirleri için her yıl belirlenen istisna tutarı düşülür sonra varsa giderler (gerçek ya da götürü yönteme göre) düşülür ve daha sonra vergi tarifesine (GVK m.103) tabi tutulur. Yani önce istisna sonra vergileme yapılır.

Bu durum genel olarak tüm istisna faaliyetleri için de geçerlidir. Ancak ücretlere getirilen asgari ücrete kadar gelir vergisi istisnası uygulamasında durum maalesef diğer istisna hükümleri gibi değil. Yukarıda da belirttiğim gibi dekot sistemi uygulanmakta ve bu durum bir hakkaniyet sorunu doğurmaktadır.

Çözüm?

Özellikle enflasyonun bu denli yüksek olduğu, dünyanın da krizler yaşadığı bu dönemlerde çalışan lehine düzenlemeler çalışanların ellerini güçlendirecek mahiyettedir. Ve bu da sosyal devletin olmazsa olmazlarındandır.

Bu konu özelinde çözüm çok açık aslında. Bu istisnayı düzenleyen Gelir Vergisi Kanunu'nun 23/18'inci maddesindeki "Şu kadar ki, istisnayı aşan ücret gelirinin vergilendirilmesinde verginin hesaplanacağı gelir dilim tutarları ve oranları, istisna kapsamındaki tutarlar da dikkate alınarak belirlenir." fıkrada minik düzenleme yapılmasından geçmektedir.

Şayet bu yapılmadığı durumda özellikle asgari ücretten biraz fazla ücret geliri elde edenlerin reel gelirleri gelir vergisi nedeniyle az da olsa erimektedir. Hatta ücret geliri yükselmesi nedeniyle istisna edilen asgari ücret tutarı çalışanı üst dilime taşıyarak daha fazla vergilendirilmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle yapılacak bu minik düzenlemenin yaratacağı parasal getirinin düşük gelirliler için tersine artan oranlı bir etki yaratacağı yani düşük gelirlinin lehine etkisinin fazla olacağı kaçınılmazdır.

Tez elden düzelmesi dileğiyle..

T24 | Murat BATI