Değerli okurlar, 2 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan son torba yasa ile ticari (kurumlar dahil) ve serbest meslek faaliyetleri yönünden mükellefiyeti bulunanların gerçek hasılatlarının tespitine yönelik düzenlemeler yapılmış bulunuyor.

Bu düzenleme 01.01.2025 tarihinde yürürlüğe girecek.

Yapılan düzenleme ile ticari ve mesleki kazançları nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlarla kurumlar vergisi mükelleflerinin hasılatlarına yönelik düzenli şekilde (bir ayda 3'ten, bir takvim yılında 12'den az olmamak kaydıyla) yapılacak yoklamalar sonucu tespit edilecek günlük hasılat tutarları ortalamasından hareketle aylık hasılat tutarı hesaplanacak. Bu şekilde tespit edilecek aylık hasılat tutarlarının toplamı, tespit yapılan ay sayısına bölünerek aylık ortalama hasılat tutarı belirlenecek. Aylık ortalama hasılat tutarı, faaliyette bulunulan ay sayısı ile çarpılmak suretiyle de mükelleflerin ilgili yılın hasılatları bulunacak.

Bu şekilde tespit edilen hasılat tutarları ile mükelleflerin faaliyette bulundukları döneme ilişkin beyan ettikleri hasılat tutarları karşılaştırılacak ve karşılaştırma sonucu bulunan farkın yüzde 20’den fazla olması durumunda, mükellefler, Vergi Usul Kanununda yer alan “izaha davet müessesesi” kapsamında izaha davet edilecekler.

Gerekçede bu düzenleme, ticari veya serbest meslek faaliyetleri yönünden mükellefiyeti bulunan gelir vergisi mükellefleri ile kurumların gerçek hasılatlarının tespitine yönelik olarak ihdas edilen yeni bir “vergi güvenlik müessesesi” olarak takdim edilmekte.

Buna katılamıyorum, çünkü bir vergi güvenlik müessesesi, yapılan tespitler sonucunda tarhiyat yapılmasını öngörür. Oysa bu düzenleme uyarınca bir hasılat farkı tespit edildiğinde otomatik bir tarhiyat öngörülmeyip, mükellef Vergi Usul Kanununun 370’inci maddesi kapsamında izaha davet ediliyor.

Ayrıca kapsama giren mükellefler nezdinde hasılat tespiti yapılması ve şüpheli görünen durumlarda bu mükelleflerin vergi incelemesine sevk edilmesi mevcut yasal düzenleme çerçevesinde pekâlâ mümkün. Tespit edilen hususlar doğrudan incelemeye sevk edilebileceği gibi, izaha davet hükümleri kapsamında da işlem yapılabilir. 

Özetle, böyle bir düzenlemeye neden gerek duyulduğunu anlayamıyorum!

Sanıyorum, mevcut düzenlemelere göre yapılan yoklamalara dayanılarak tarh edilen vergi ve kesilen cezalara karşı açılan davaların mükellef lehine sonuçlanması nedeniyle böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuldu. Ayrıca böyle bir düzenlemenin mükellefler üzerinde kayıt dışı çalışmaktan kaçınma yönünde psikolojik bir baskı yaratması da bekleniyor olabilir.

Bu tür tarhiyatlarda temel sıkıntı, yapılan fiili tespitlerin bütün bir yıla teşmil edilmesidir. Çünkü yapılan tespitlerin bütün bir yılı temsil etmesi oldukça iddialı bir yaklaşımdır. Bu nedenle gerçek geliri vergilendirmeyi esas alan vergi sistemimizde bu tür zorlama ve varsayımsal tarhiyatlar kanaatimce yargıda kabul görmez. Hasılat tespitinin nasıl yapılacağına göre yapılan hasılat tespitinin ne derece sağlıklı olduğu da ayrıca kuşku götürür.

Yeni yasal düzenlemeye istinaden gerçekleştirilecek yoklamalar neticesinde yapılacak tarhiyatların da yargıda kabul göreceğini sanmıyorum. Bu nedenle yılda 12 defa yapılacak tespitlere dayanılarak varsayımsal olarak tespit edilen hasılatlara dayanacak tarhiyatların da akıbeti düzenlemeden önceki tarhiyatlardan farklı olmayacaktır.

İzaha davet uygulaması nasıl yapılıyor?

Hasılat denetimine ilişkin yeni düzenleme, hasılat farkının tespiti halinde izaha davet müessesesine gönderme yaptığından bu düzenlemenin nasıl uygulanacağına bir göz atalım.

Yeni düzenleme kapsamında hasılat farkı tespit edilen ve kendilerine izaha davet yazısı tebliğ edilen mükellefler, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yetkili Komisyona izahta bulunuyorlar.

* Mükelleflerce yapılan izahatın Komisyonca yeterli bulunması ve beyanname verilmesini veya vergi beyanının tamamlanmasını gerektirir bir durumun olmadığının değerlendirilmesi halinde, değerlendirme sonucunu içeren yazı mükellefe tebliğ ediliyor ve mükellef hakkında söz konusu tespitle ilgili olarak vergi incelemesine ve takdir komisyonuna sevk işlemi yapılmıyor.

* Mükelleflerce yapılan izahın, davet yazısında belirtilen ziyaa uğramış olabilecek vergi tutarını doğrular nitelikte olduğunun veya söz konusu tespite ilişkin yapılan izahın yeterli bulunmayarak beyanname verilmesini gerektiren bir durumun bulunduğunun Komisyonca değerlendirilmesi halinde, değerlendirme sonucunu içeren yazının tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerinin verilmesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanının tamamlanması veya düzeltilmesi, ödeme süresi geçmiş bulunan vergilerin, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, gecikme zammı oranındaki izah zammıyla ödenmesi şartlarıyla normalde yüzde 100 olarak uygulanan vergi ziyaı cezası, ziyaa uğratılan vergi üzerinden yüzde 20 oranında kesiliyor.

Bu durumda, mükellef tarafından beyanname verilmemiş olması halinde mükellef hakkında ayrıca vergi incelemesine veya takdir komisyonuna sevk işlemleri yapılıyor.

Görüldüğü gibi, bu olasılık gerçekleştiğinde, mutlaka vergi incelemesi veya takdire sevk işlemi yapılıyor. İşte bu uygulama izaha davet müessesesinin ruhuna bence aykırı. Madem izaha davet edilen mükellef incelemeye sevk edilecek neden bu aşamada yüzde 20 vergi ziyaı cezası kesiliyor?

Bu yazı için son sözlerim…

Bu uygulamanın, perakende mal veya hizmet satan kurumlar dahil ticari işletmeler (restoran, kafe, kuaför, vb.) ile bazı serbest meslek erbabını (avukat, doktor, diş hekimi vb.) hedeflediğini düşünüyorum.

Geçmişte de benzer uygulamalar yapılmış, ancak başarılı sonuç alınamadığı için uygulamadan vazgeçilmişti. Sanırım bu uygulama da başarılı olamayacak. Ayrıca böyle bir hasılat tespitini ve denetimi yapacak yeterli sayıda eleman da olmadığını düşünüyorum.

Yasal düzenleme ile otomatik tarhiyat düzenlenseydi bile, yapılacak tarhiyatların yargıdan dönme olasılığı yüksek olacaktı. Çünkü eskiden hayat standardı ve ortalama kâr haddi gibi müesseseler kanunda yer aldığı ve otomatik tarhiyat öngörüldüğü halde yargıda bu müesseselere istinaden yapılan tarhiyatlar iptal edilmişti.

Bu düzenleme çerçevesinde yapılan hasılat tespiti neticesinde hesap dönemine teşmil edilen hasılat tutarının kanuni bir ölçü olarak kabul edilerek tarhiyata gidilmesi halinde de yapılacak tarhiyatların yargı mercilerindeki akıbeti aynı olacaktır. Ancak tabi ki hasılat tespitinden hareketle yapılacak vergi incelemesinde gerçek hasılatı ortaya koyan doneler (banka hesap bilgileri, alıcı ifadeleri, stok sayımları, randıman incelemeleri vb.) ortaya konulabilirse elbette yargı mercilerinin olaya bakış açısı değişebilir.

Son sözümüz: Bu tür uygulamalar ile dolaysız vergilerin payı artırılamaz!

T24 | Erdoğan SAĞLAM