Bir çok yazılarımda bahsettiğim gibi ben 45 yıldır, Bursa’da Çarşamba pazarında bir kahveye gidiyorum. Orada dostlarım var. Sohbet ediyorum. Tavla oynuyorum. Özellikle hapis oynuyorum. Dostlarla konuşurken siyasi havayı da kokluyorum. Bir zamanlar seçim sonuçlarını aşağı yukarı %95-96 doğrulukla bilebiliyordum. Şu anda sorarsanız, bir şey söyleyemem. Çünkü son gelişmeler, enflasyon ve bir diğer deyişle fiyat artışları her şeyi altüst etti. Artık bizler kahvede arkadaşlar olarak siyasi konuları görüşmemeyi tercih ediyoruz. Önümüzdeki aylarda herhalde konuşmaya ve seçim sonuçlarını tahmine başlarız.
Kahvedeki arkadaşlarımdan birisi de Sinan isminde bir arkadaşımdı. Ama Sinan’a Kemikkıran diyorlardı. Nedenini sormadım. Herhalde bir kavgada attığı yumruk böyle bir isim almasına sebep olmuş olabilir. Kahveyi artık Sinan işletiyor. Bir gün kendisiyle tavla oynarken kendisini tehdit ettim. Beni yenerse sonunun iyi olmayacağını söyledim. Güldü. Aman abi sakın yapma, çünkü ben 10 kardeşim gibi bir sayı söyledi. E ne olur, aman abi, kan davası olur. Biz tavla oynamamıza devam edelim deyince karşılıklı güldük.
Sinan ve kardeşleri, her birisi çok hoşsohbet, kendi kendileri ile alay edebilen tipik Karadenizliler idi. Kahveye gelen bu Karadenizliler arada bir kayboluyorlar, belki bir hafta 10 gün görünmüyorlardı. Bu kaybolmalar, çay veya fındık toplamak için olduğu gibi cenaze törenleri için de oluyordu.
Karaadenizli arkadaşlarımızın büyük bir kısmı, herhangi bir vefat olduğu anda derhal Karadenizdeki kendi il ve ilçelerine gidiyorlar. Kesinlikle cenaze törenlerine iştirak ediyorlar, vefat edenin cenaze namazını kılıyorlar ve taziyeye katılıyorlar.
Bir iki hafta önce Sinan ve Kardeşleri kahvenin idaresini arkadaşlara bırakarak bir hafta gibi ortadan kayboldular. Öğrendim ki, Sinan’ın 87 yaşındaki annesi vefat etmiş. İnternette paylaştığı resimlere baktım. Bu resimlerdeki insan, bizlerin filmlerde gördüğümüz tipik Karadeniz insanı idi. Sinan’dan bu yazıyı yazmak için izin istedim. Onun izni ile hala devam etmekte olan Karadenizli dayanışmasını ve bir cenaze törenini resimli halde yazıma aldım.
Sinan ve ailesi Trabzon’un Dernek Pazarı Merkez Mahallesindendirler. Resimlerde göreceğiniz gibi Dernek Pazarı Merkez mahallesi dağlık, tepelik bir arazide. Mezarlar bile dağ eteğinde.
Ama, rahmetli olmuş analarının veya herhangi bir büyüklerinin cenaze töreninde, taziyesinde ve mevlidinde ülkenin her tarafından olan akrabalar, işlerini güçlerini bırakıyor ve memleketlerine gidip vefat edenlere gerekli dini saygıyı gösteriyorlar.
Resimde, cenaze namazında, soldan üçüncü kısa boylu kişi arkadaşım Kemikkıran Sinan'dır.
Vefat etmiş olan hanımefendinin birkaç fotoğrafını paylaşıyorum. Bakın, dağdan odun taşıyan, yemek yapan tipik bir Karadeniz kadını idi hanımefendi.
Evleri ve son günlerden bir resim daha
Bakın, 21 inci yüzyıldayız. Ama Karadeniz insanının köylüsünün yaşam şekli işte bu. Bir çok Türk film ve dizisinde gördüğümüz yaşantının aynısı hala devam ediyor.
Yazıma konu olan bu hanımefendiye Allahtan gani gani rahmet diliyor ve onu yalnız bırakmayan çoluk çocuğu ve yakınlarına da baş sağlığı ve sabır diliyorum.
Dik yamaçlardan tabutun mezarlığa götürülmesi.
Cenazenin evden çıkarılması
Cenaze namazı.
Dik yamaçlardaki mezarın ve arkada tipik Karadeniz yerleşimini görüyorsunuz.
Hocanın son görev için mezar başına gelmesi .
Daha sonra camide mevlit için toplanma.
Bu yazım ve resimlerim tipik Karadenizli Müslüman bir ailenin cenaze töreninden paylaşımlardır. Bu ülkenin insanının yaşam tarzını herkesin göz önüne alması gerekir.
Tekrar merhumeye rahmet dilerken arkadaşlarıma da sabır ve başsağlığı diliyorum.
LifeBursa | Cevdet AKÇAKOCA