Finansal okuryazarlık cehaleti giderilemediği için,
Halka açık işletmelerin kurumsal kalitesi önemsenmediği ve giderek azaldığı için,
Sermaye piyasası yatırımı adeta vole vurma hevesiyle bir kumarhane zannedildiği için,
Kamusal görevi doğruları söylemek olan akademisyenler üç beş paraya eğitim verme peşine düştüğü ve bu yüzden sesleri kesildiği için,
Bağımsız denetim sektörü de ne yazık ki daha önce hiç olmadığı kadar kalitesiz hale gelmiş vaziyette.

Açıkça belirteyim, bu yazı bağımsız denetim sektörü adına KRAL ÇIPLAK yazısıdır.
İsim vermeden tespitlerimi ÖZ KELAM ederek sizlerle paylaşacağım.
Tabi bir dipnot düşerek: İki elin parmaklarını geçmeyecek kadar kurumsal kalitesini oluşturmuş, iç ve dış eğitim süreçlerini yürüten ve işini hakkıyla yapmaya çalışan bağımsız denetim şirketleri var.
Ancak diğerleri için bunu söylemek maalesef mümkün değil.

Bağımsız denetim sektörü, unvan çöplüğüne dönüşmüştür.
Öyle ki, 3-4 yıllık ÇAYLAK bugün DENETİM DİREKTÖRÜ unvanıyla bilgi kullanıcılarına yönelik raporlama faaliyeti yürütüyor.
Belgesi yok.
Tecrübesi yok.
Bilgisi ise yok denecek kadar az.

Sektörün genelinde Uluslararası Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları (UFRS) bilgisi ve farkındalığı olmadığını bazılarıyla iki kelam ettiğinizde hemen anlıyorsunuz.
UFRS’yi kıdem tazminatı, reeskont ve kıst amortismandan ibaret zannediyorlar.
Öyle ki, UFRS’den bir haber olan bağımsız denetim şirketlerinin vergi kökenli yönetici ortaklarıyla standart numarasıyla teknik bir anlaşma zemini bulmak dahi bazen mümkün olamıyor.

Bazıları UFRS eksikliklerini TIFILLARLA gidermeye çalışıyor. Koca koca YEMİNLİ UNVANLI meslek mensupları bu tıfılların ağızlarından çıkacak lafların kölesi olmuş durumdalar… Ne kalite ne mesleki etik… Sadece Para (!)

Kendileri bilmedikleri için bu tıfıllar öylesine bir kibirle doluyor ki, gözümle kulağımla şahit oldum; değerleme konusuna vakıf ve bilgili değilken dahi değerleme ahkâmı kesebiliyorlar.
Düşünsenize… Bağımsız denetim şirketinin değerleme bilmeyen danışmanı var!
Teknik olacak belki ama sektörden olanlar ve bilenler ne demek isteyeceğimi anlayacaktır; bu sözde danışman UFRS 13’ten dahi bir haber. Otel projesinin indirgenmiş nakit akışlarına dayalı gelir yaklaşımı çerçevesinde değerleneceği bilmeyen bu arkadaş ne dese beğenirsiniz? Satılık emsal otel olması lazım! Yazık… Güldüm tabi ki… Ve yüksek lisans öğrencilerime haksızlık ettiğimi anladım. Zira bu kişi etrafta uzmanmış gibi dolanırken, öğrencilerim tüm standartlara vakıf olarak A notu alamıyordu.

Bazıları var…
Sözleşmede yazmayan parayı isteme cüretinde bulunabiliyor.
Önce yokuş taktiği ile bezdirmeye çalışıp sonra kayıt dışı fatura koyuyorlar.
Bunun adı ÇÖKMEDİR! Neyi kullanarak yapıyorlar bunu? Devlet’in verdiği lisansı.

Olur tabi ki… Hakkıyla iş yapanla etik ilkelerine uymadan bağımsız denetim yapmaya çalışanlar aynı havuzda yer alırsa; bir de üzerine olaya pazardan mandalina alıyormuş gibi bakan şirket patronları eklenirse olur tabi. Hizmetin fiyatı düşer, bağımsız denetim kalitesi bozulur…

Şu an Türkiye’de hizmet sektörü enflasyon baskısı alında ezildiği için boş UNVAN SALATALARI ile ayakta kalmaya çalışıyor.
Ve bağımsız denetim sektöründe bu ÇARPIKLIK en üst düzeye ulaşmış halde.

Sektörün önemi çok fazla.
Lakin ne bilgi ve de tecrübe kıymet görür halde.
İşin CILKI çıktı.
Peki, ne yapmak lazım?
İyi ile kötü ayrıştırılmalı!

Sekteye uğrayan usta-çırak modeli yeniden tesis edilmeli.
Bunu yapacak olan kim?
Kamu Gözetimi ve Denetimi Kurumu – KGK.
Yapıyor mu?
Hayır!

Peki KGK ne yapabilir?

Bağımsız denetim şirketlerine eğitim programları düzenleme zorunluluğu getirilebilir. Özellikle tüm dünyada gelişmiş sermaye piyasalarına sahip ülkelerde bu var. Cirodan belirli oranda bir pay ayrılarak, bağımsız denetim şirketlerine çalışanlarını eğitme zorunluluğu getiriliyor.
İşin kolayına kaçıp diğer şirketlerden eleman devşirme sektördeki kalitesizliği daha da aşağıya çekmektedir.

Denetim faaliyetlerinde tabi ki Bağımsız Denetim Standartları-BDS bir kenara atılmaz lakin olay ÖZÜN ÖNCELİĞİDİR!

Kısaca iş dönüp dolaşıp bilgi ve tecrübeye geliyor…
Bunun temeli de eğitimdir, liyakattir!

Sevgi ve vicdanla kalın…
Paramedya | Prof. Dr. Soner GÖKTEN