Değerli okurlar, 1 Kasım’da yayımlanan 176 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) Sirkülerinde yer alan bazı açıklamalar mükelleflerde tepki ve tereddütlere yol açtı.
Maliye bu Sirkülerinde, VUK’un geçici 33’üncü maddesi uyarınca 31.12.2023 tarihli bilançoların enflasyon düzeltmesine tabi tutulması nedeniyle peşin ödenen gelecek dönem giderleri için hesaplanan enflasyon farklarının, gider yazıldığı takip eden dönemlerde, 2023 yılı için yapılan vergisiz düzeltmeden kaynaklandığı için gider olarak dikkate alınamayacağını, bunların beyannamede kanunen kabul edilmeyen giderler (KKEG) kısmında gösterilmesi gerektiğini açıkladı.
180 ve 280 no.lu hesaplarda izlenen peşin ödenen gelecek dönem giderleri için bu açıklamayı yapan Maliye, ne ilginçtir ki 380 ve 480 no.lu hesaplarda izlenen ve 2023 yılında düzeltmeye tabi tutulan peşin tahsil edilmiş gelirlerle ilgili bir açıklama yapmadı!
Oysa Maliyenin peşin ödenen giderlerle ilgili yaklaşımı doğru kabul edilecek olursa, peşin tahsil edilen gelirlerle ilgili olarak da aynı yaklaşıma uygun hareket edilmesi gerekir. Yani 380 ve 480 no.lu hesaplarda izlenen tutarlar için hesaplanan enflasyon farkları, gelir yazıldığı dönemlerde “vergiye tabi olmayan gelir” olarak beyanname üzerinde matrahtan indirim konusu yapılmalıdır.
Maliyenin bu hesaplara ilişkin açıklama yapmamasını doğru bulmuyorum. Bu hususun belirtilmemiş olması, mükelleflerde gereksiz bir tereddüde yol açabilir. Mükellefler matrahtan indirebilecekleri vergiye tabi olmayan gelirleri matrahtan indirmekten çekinebilirler. Çünkü son dönemlerde mükellefleri buna alıştırdık. Mükelleflerimiz her seçeneğin tebliğ veya sirkülerlerde belirtilmesini bekler hale geldi, açıklama yapılmadığı durumlarda Maliyenin uygulamayı kabul etmediği yönünde değerlendirme yapabiliyorlar.
Oysa bu durumlarda yorum yoluyla doğru sonuca ulaşmak mümkün…
Esasen 2023 düzeltmesi vergisel sonuç doğurmadığı için 2023 düzeltmesinden kaynaklanan enflasyon farklarının gider veya gelir yazıldığı dönemlerde vergi matrahını etkilememesini teknik olarak doğru ama hukuki olarak yanlış buluyorum.
Örneğin 2023’te peşin ödenen giderlerle ilgili yapılan düzeltme işlemi nedeniyle, peşin ödenen giderlere ilişkin olarak hesaplanan ve tali hesaba kaydedilen enflasyon farkları, diğer taraftan 698 no.lu Enflasyon Düzeltme Hesabı’nın alacağına kaydedilerek gelir yazılmış oldu. Ancak bu gelir yasal düzenleme gereği vergiye tabi tutulmadı.
Şimdi 2023 yılında kayda alınan ve düzeltmeye tabi tutulan peşin ödenen giderlerin 2024 yılında gider hesaplarına aktarılması durumunda, 2023 yılında vergiye tabi kazanca dahil edilmemiş gelirin karşılığını oluşturan bu giderin 2024 yılında vergi matrahından indirimine izin verilmemesi, yani KKEG olarak dikkate alınması tutarlı bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir.
Ancak bunun için yasada açık bir hükmün bulunması şarttır. Çünkü bu vergide yasallık ilkesinin bir gereğidir.
Bu gözle 2023 düzeltmesinin yasal dayanağını oluşturan VUK’un mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrası ile geçici 33’üncü maddesini okuduğumuzda, Maliyenin sirkülerde yer alan yorumuna dayanak olabilecek hiçbir bir hükme rastlayamıyoruz.
Oysa 2003 düzeltmesinin yasal dayanağını oluşturan VUK’un geçici 25 inci maddesinde, bu husus sınırlı da olsa yasada yer bulmuştu. Geçici 25/3-l maddede, bu madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farklarının maliyet bedeli addolunacağı, ancak amortismana tâbi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zararın, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştı.
Gerek geçici 33’te gerekse mükerrer 298/A maddede, geçici 25’tekine benzer bir hüküm yer almıyor.
Geçici 33’üncü maddede yer alan ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili olduğunu belirten hüküm, Maliyenin yukarıda belirttiğim yasal eksiklikleri tamamlamasına dayanak teşkil edemez. Çünkü yapılan açıklama ve düzenlemeler Bakanlığa verilen yetki kapsamında değerlendirilemez. Vergi matrahını azaltan veya artıran düzenlemelerin kanunla yapılması gerekir.
Sonuç olarak, tartışmalara son verilmesi için yapılabilecek yegâne şey, geçici 33’üncü maddeye eksik olan hükümlerin yıl bitmeden eklenmesidir. Yoksa 2024 yılı ile ilgili de çok sayıda ihtilafa tanık olacağımızı bugünden söyleyebilirim.