Başkanlığını Emsal Özcan’ın yaptığı İstanbul Yeminli Mali Müşavir (YMM) Odası Disiplin Kurulu, Mali Suçları Araştırma Kuruluna (MASAK) şüpheli işlem bildirimi yapan bir yeminli mali müşavire disiplin cezası vermesini, Odatv yazarı Yusuf İleri, “Suç Gelirlerini Aklamaya Çalışan Başkan” başlıklı yazısında eleştirmişti. Bu yazı nedeniyle Yusuf İleri aleyhine hem İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası hem de Emsal Özcan tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Diğer taraftan Odatv İmtiyaz Sahibi Soner Yalçın ve Yusuf İleri aleyhine Emsal Özcan, 100 bin liralık tazminat davası açtı. Bu iki suç duyurusu da takipsizlikle sonuçlandı.
KARARDA NE DENİLDİ
Emsal Özcan tarafından açılan tazminat davası ise Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararıyla reddedildi. Kararda, “Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzenin kamu yararını temel ölçüt alacağı” ifade edildi. “Basın özgürlüğünün asıl, sınırlamanın ise istisna olduğu” belirtildi. Disiplin uyarma cezasının kesinleşmemesinin sonuca etkisi olmadığı tespiti yapıldı. Sıradan vatandaşların da şüpheli işlem bildirimi yapabileceği vurgulandı. Kararda, “Oda Disiplin Kurulu Başkanı olan davacının görevi itibariyle ağır eleştirileri karşılaması, ayrıca kullanılan başlıkların haber verme tekniği içinde değerlendirilmesi gerektiği,” belirtilerek tazminat talebinin reddine karar verildi.
ŞÜPHELİ İŞLEM BİLDİRİMİ YAPANA CEZA VERİLMESİNİ YASALAR YASAKLIYOR
MASAK’a şüpheli işlem bildirimi yapanlara ceza verilmesini yasalar tarafından yasaklandığı biliniyor. Bu husus, 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun “Yükümlülerin korunması” başlıklı 10’uncu maddesinde, “Bu kanun gereğince yükümlülüklerini yerine getiren gerçek ve tüzel kişiler hiçbir şekilde hukukî ve cezaî bakımdan sorumlu tutulamaz şekilde ifade ediliyor. Ancak, MASAK’a şüpheli işlem bildirimi yapana ceza verilmesi, TCK madde 257’de belirtilen görevi kötüye kullanma suçunu oluştururken, bu cezayı eleştiren yazıyla ilgili, Emsal Özcan tazminat talebinde bulundu.
ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER DE YASAKLIYOR
Mesele iç hukukla da sınırlı değil. 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, uluslararası yükümlülüklerin gereği olarak kabul ediliyor. Birleşmiş Milletler tarafından 10 Ocak 2000 tarihinde imzaya açılan Türkiye Cumhuriyeti adına 27 Eylül 2001 tarihinde New York'ta imzalanan “Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme” bunlardan biri. Bir diğeri, 4 No.lu Karapara Aklama ile Mücadele AB direktifi. 16 Mayıs 2005 tarihli Terörizmin Finansmanı ve Suçtan Elde Edilen Gelirlerin Aklanması, Aranması, Elkonması ve Müsaderesi Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi bir diğeri.
ULUSLARARASI SKANDAL POTANSİYELİNİ TAŞIYOR
Özetle Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmeler, MASAK’a şüpheli işlem bildirimi yapan yükümlülere ceza verilmesine engel. Böyle bir ceza, uluslararası alanda her tür polemiğe ve hatta bir skandala yol açacak potansiyel içermekteydi.
Başkanlığını Yeşim Ertuğrul’un yaptığı Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Disiplin Kurulu, söz konusu yeminli mali müşaviri disipline sevk ederek, başkanlığını Emsal Özcan'ın yaptığı İstanbul YMM Odası Disiplin Kurulu ise disiplin cezası vererek olası bir skandala kapı açtı. İstanbul YMM Odası ise bu cezayı eleştiren Yusuf İleri aleyhine suç duyurusu yaparak bu fiile iştirak etti.
Özetle Yeşim Ertuğrul ve Emsal Özcan tarafından verilen disiplin kararları ile İstanbul YMM Odası tarafından yapılan suç duyuruları, hem Türkiye içinde hem de uluslararası kurumlarda “Türkiye’de aklama suçlarını işleyenler korunuyor” şeklinde mülahazalara yol açacağı değerlendirmesinde bulunuldu.
TÜRKİYE ALEYHİNE DÖNEBİLİRDİ
İstanbul YMM Odası tarafından yapılan suç duyurusuna İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen takipsizlik kararı, Emsal Özcan tarafından yapılan suç duyurusuna Bakırköy Cumhuriyet Savcısı tarafından verilen takipsizlik kararı ile tazminat talebini reddeden Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı bu açıdan önemli. Kararlar, şüpheli işlem duyurusuna ceza verilmesi nedeniyle Türkiye aleyhine yurt içinde ve yurt dışında yapılacak polemiklerin ve olası skandalın etkilerini hafifletmek açısından önemli olduğu düşünülüyor.
TÜRMOB’UN İMKANLARIYLA TÜRMOB’A İTİBAR SUİKASTI
Daha evvel MASAK’ta görev yapan çok sayıda inceleme elamanı bu görevlerinden ayrıldıktan veya emekli olduktan sonra Yeminli Mali Müşavir (YMM) ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) olarak TÜRMOB çatısı altında meslek yapmakta. MASAK’a şüpheli işleme bildirimi yapan yeminli mali müşavire, çok sayıda MASAK uzamanı mensubu olan TÜRMOB çatısı altında ceza verilmesi bu açıdan da kabulü mümkün değil. Şüpheli işlem bildirimi yapan yeminli mali müşavire ceza verenlerden biri TÜRMOB disiplin kurulu başkanı, diğeri İstanbul YMM Odası disiplin kurulu başkanı. Bu kişiler bu görevlerde bulunduğu ve bu kişilere disiplin işlemi yapılmadığı sürece, MASAK şüpheli işlemi yapana ceza verilmesi hem içeride, hem de uluslararası kurumlarda TÜRMOB ve İstanbul YMM Odası politikası olarak ele alınacağı yorumları yapıldı. Büyük bir meslek odasının bu sebeple, “aklama suçlarını işleyenlerin korunduğu buna karşın şüpheli işlemleri yapanlara ceza verildiği bir kurum" tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı söylenebilir.
İşin diğer ilginç bir yanı ise bu disiplin işlemlerinin 130 bin meslek mensubunu sindirmenin, tekrar seçilmenin ve kişisel büroları büyütmenin bir aracına dönüştürülmesi. Kişisel çıkarlar uğruna koca bir meslek odasının ve Türkiye’nin yaşayacağı itibar kaybının önemi olmadığı yorumu yapılıyor.
Nitekim bir üniversitenin mahvına yol açan kaynak aktarımı temelli sahte fatura organizasyonuna katıldığı devletin resmi belgelerine geçen Emre Kartaloğlu, TÜRMOB başkanlığına taşındı; bu olaya ilişkin şikayet dosyasını ise -kurulduğu 35 yıldan bu yana- İstanbul YMM Odası başkan yardımcılığını yapan Halil İbrahim Aktan kapattı, gizledi veya yok etti. Şüpheli işlem bildirimini yapana ceza verenler bu kişilere herhangi bir cezai işlem yapmadı.
BU SAYEDE EN BÜYÜK BÜROLAR KURULUYOR
Daha önce büroları dahi olmayan veya küçük çaplı işleri olan bu kişiler, oda kurullarına seçildikten sonra haksız sorumluluk üzerinde uyguladıkları disiplin temelli suç organizasyonu sayesinde hepsi de ayrı ayrı ikinci kademede Türkiye’nin en büyük bürolarına sahip oldular.
Odatv.com