4857 sayılı İş Kanununda, kıdem tazminatının ödeme zamanına ilişkin olarak açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olmakla birlikte, 1475 sayılı mülga İş Kanunun yürürlükteki 14 üncü ve 4857 sayılı Kanunun 32 nci maddelerindeki hükümlerden yola çıkarak, bu tazminatın iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte ödenmesi gerektiği söylenebilir. Ancak taraflar aralarında anlaşmak kaydıyla her zaman hak kazanılan kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kararlaştırabilirler.
Özellikle emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir yasal düzenlemenin yapılmasının düşünüldüğü bugünlerde işverenleri bekleyen risklerden bir tanesi de kıdem tazminatı yüküdür. İşverenler dünyada yaşanan pandemi sürecinin getirdiği ekonomik zorluklar devam ederken, üzerine bir de Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesi ile ortaya çıkan enerji ve gıda krizinin dünyada makroekonomik düzeyde bir resesyon yaşanmasına neden olacağını göstermektedir. Bu durum 2023 yılının ciddi anlamda zor geçeceğini göstermektedir. Ülkemizde de 2023 yılının ilk yarısında yapılacak olan genel seçimler dikkate alındığında iş piyasasını önemli zorluklar beklemektedir.
2023 yılı ocak ayı itibariyle yürürlüğe girecek olan asgari ücret ve emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili yeni yasa işverenleri önemli ölçüde tedirgin etmeye başlamıştır. Kıdem tazminatı ile ilgili bir Fon Kanunu’nun çıkartılamamış olması böylesi durumlarda işçi ve işveren taraflarını karşı karşıya getirmektedir. İşçiler haklı olarak hak kazandıkları kıdem tazminatını derhal ve tek parçada ödenmesini bekleme hakkına sahiptirler. İşverenler ise, kıdem tazminatı yükünün hafifletilmesi yönünde mevcut iktidardan beklenti içerisindedirler. Bu kapsamda, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesi için yasal bir düzenlemeye gerek olmadığı düşüncesindeyim. Kaldı ki, işçi sendikalarının kıdem tazminatı konusundaki hassasiyetleri de bilinmektedir.
Öyleyse, EYT’nin yasalaşması durumunda kıdem tazminatını tarafların anlaşması ile taksitler halinde ödenmesini kararlaştırmaları her zaman mümkün olacaktır. Anlaşamama halinde, emeklilik tarihinden (fesih tarihi) itibaren gecikme için öngörülen mevduat faizi işçi tarafından talep edilebilecektir. Ancak, mevcut ekonomik koşullar dikkate alındığında EYT’den yararlanarak emekli olan kişilerin büyük çoğunluğunun aynı işyerinde çalışmaya devam edecekleri düşünülürse, işçilerin işverenlerle anlaşarak kıdem tazminatlarını taksitler halinde ödenmesine rıza gösterecekleri beklenmektedir.
Diğer yandan, EYT’den yararlanan ancak emeklilik sonrası çalışmama yönünde karar veren ve taksitle ödemeyi kabul etmeyen işçilerin hak kazanılan kıdem tazminatının, emeklilik tarihinde (fesih tarihinde) tam olarak ödenmesi; gecikme için öngörülen mevduat faizinin de bu tarihten itibaren hesaplanması gerekir. Nitekim Yargıtay’ca verilen bir kararda, “4857 sayılı İş Kanunu’nun 120. maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu ve yaşlılık aylığı bağlandığını belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir. Yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belge işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir” [1].
İhbar tazminatının da, ödeme zamanı kıdem tazminatında olduğu gibi iş sözleşmesinin fesih tarihidir. Kıdem tazminatından farklı olarak ihbar tazminatının zamanında ödenmemesi halinde uygulanacak faiz konusunda özel bir düzenleme bulunmadığından Yargıtay’a göre, 4857 sayılı İş Kanununun 17 nci maddesine göre ödenmesi gereken ihbar tazminatında faize hak kazanabilmek için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmesi gerekir. Bununla birlikte bireysel ya da toplu iş sözleşmesiyle, iş sözleşmesinin feshi halinde ihbar tazminatının ödeme zamanıyla ilgili olarak açık bir hükme yer verilmişse, belirlenen ödeme tarihi faiz başlangıcı olarak esas alınır. İşe iade davası sonrasında, işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, ihbar tazminatına hak kazanılan tarih işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonu olup, faiz başlangıç tarihi temerrüt yoksa dava tarihidir” [2].
Peki işçiye zamanında ödenmeyen kıdem tazminatına ilişkin faiz hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda, hâkim, gecikme süresi için ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder. Faiz, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak faiz hesaplanırken iş sözleşmesinin sona erdiği andaki en yüksek faiz oranı değil, ayrı ayrı her geçmiş yıllık dönemdeki mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları dikkate alınır.
Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesi durumunda, faiz talep edilebilir mi? Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kabul eden işçi, bu konuda iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp kanıtlamadığı sürece faiz hakkından vazgeçmiş sayılır. Taksitlerin zamanında ödenmesi durumunda ayrıca faize hak kazanılamaz. Ancak taksitlerin bir ya da bazılarının gününde ödenmemesi durumunda, hak kazanılan kıdem tazminatının tamamı için fesih tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulabilir. Yargıtay da aynı yönde verdiği bir kararında, “Borcun taksitle ödenmesi konusunda yapılan anlaşma aksi öngörülmemişse, kural olarak, işçinin faiz talebinden vazgeçtiğini kapsar. Ancak, bu sonuç işverenin taksit anlaşmasına uygun hareket etmesine bağlıdır. İşverenin taksitlerden birini zamanında ödememesi halinde, işçinin faizle ilgili feragati geçersiz hale gelir ve sadece ödenmeyen taksit için değil, tüm alacak için faiz talep hakkı doğacaktır. Bu durumda ödenmiş olan önceki taksitlerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerekecektir. Kuşkusuz taksit sözleşmesinin işçinin serbest iradesi ile meydana gelmesi gerekir”[3].
Sonuç olarak, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenebilmesi tarafların anlaşmasına bağlıdır. Kıdem tazminatının taksitle ödenmesini kabul eden işçi, bu konuda iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp kanıtlamadığı sürece faiz hakkından vazgeçmiş sayılır. Taksitlerin zamanında ödenmesi durumunda ayrıca faize hak kazanılamaz. Ancak taksitlerin bir ya da bazılarının gününde ödenmemesi durumunda, hak kazanılan kıdem tazminatının tamamı için fesih tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulabilir. İşverenin taksitlerden birini zamanında ödememesi halinde, işçinin faizle ilgili feragati geçersiz hale gelir ve sadece ödenmeyen taksit için değil, tüm alacak için faiz talep hakkı doğar. Bu durumda ödenmiş olan önceki taksitlerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerekir.
[1]Y22HD.24.10.2017 T., E.2015/18465, K.2017/22674 Legalbank.
[2] Y9HD.24.2.2015 T., E.2013/12664, K.2015/7882 Legalbank.
[3] Y9HD.20.1.2016 T., E.2015/4829, K.2016/18240 Legalbank.
Yazar Lütfi İNCİROĞLU