4857 sayılı İş Kanunu’nun 64.maddesine göre “zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Bu çalışmalar fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma sayılmaz. Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla olamaz. Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz”.

İşçi 4857 sayılı İş Kanundaki koşullara göre işveren tarafından karar verilen bir telafi çalışmasını yapmakla yükümlüdür. Çünkü İş Kanunu m.64/1’de, “işveren… çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir.” Şeklindeki telafi çalışması uygulamasını işverenin takdirine bırakmıştır. Dolayısıyla işverenin telafi çalışması yaptıracağı zaman işçiden onay almasına gerek yoktur. Telafi çalışmasına katılmak istemeyen işçi, işi ifa borcuna aykırı davrandığından İş K. m25/II (h) fıkrasına göre, iş sözleşmesi işveren tarafından haklı nedenle feshedilebilir (Mollamahmutoğlu, Astarlı, Baysal, İş Hukuku, s.1280).

Yargıtay’a göre de “Dosya içeriğine göre dava konusu işyerinde haftanın 5 günü çalışma yapıldığı Cumartesi günü akdi tatil, Pazar gününün ise hafta tatili olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Davalı işveren, piyasadaki döviz kurlarının ani dalgalanması ve buna bağlı olarak fiyat oluşmaması, sipariş alınamaması nedeniyle 2006 Haziran sonu ve Temmuz ayının ilk günlerinde işin tatil edilmesi zorunluluğunu doğurduğunu, bu nedenle müteakip aylarda Cumartesi günlerinde çalışma yapılacağını işçilere önceden duyurmuştur. Tanık anlatımlarına göre davacının birkaç Cumartesi günü 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştıktan sonra 26.8.2006 Cumartesi gününde çalışmak istememiş ve iş sözleşmesi bu nedenle feshedilmiştir. Ancak Cumartesi günü dava konusu işyeri bakımından tatil günü olduğu gibi, telafi çalışması olduğu belirtilen çalışmanın da günde 3 saatten fazla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının çalışmak istememesi Yukarıda belirtilen hükümlere uygun düşmektedir. Mevcut olgulara göre feshin haklı veya geçerli nedene dayandığını kabul etmek mümkün görülmediğinden mahkemece davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddi hatalı olmuştur”. (Y9HD.17.3.2008 T., E.2007/27667/11104 K.2008/5298 Legalbank).

Sonuç olarak, 4857 sayılı Kanunda telafi çalışmasının sadece tatil günlerinde yaptırılamayacağı belirtilmiş, tatil gününün kanuni ya da akdi olduğuna değinilmemiştir (m.64/2). Dolayısıyla haftanın beş günü çalışılan işyerlerinde cumartesi günü akdi tatil ise, bu günler de telafi çalışması yaptırılamaz. Yargıtay’ın aynı yönde verdiği kararında da “dava konusu işyerinde haftanın beş günü çalışma yapıldığı cumartesi günü akdi tatil, pazar gününün ise hafta tatili olarak kullanıldığı anlaşıldığından bu günlerde telafi çalışması yaptırılamaz” denilmektedir.

Lütfi İNCİROĞLU