Ülkemizde bağımsız denetçi ve bağımsız denetim bir kavram olarak, ilk defa 02.11.2011 tarih, 28103 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu ‘nun (KGK)Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kurulmasından sonra, muhasebe meslek camiasının ağzından düşürmediği bir terminilojik söylev şeklinde hayatımıza girmiştir.
Bağımsız denetim için küresel açılımların var olduğu ve gelişme eğiliminde olan ekonomilerde uygulamaya alınması zorunlu olan, bir “kamu gözetimi” getirilmiştir. Özelliği özerk bir kuruluş olmasıdır.
Dikkatleri çekmek için, bir hususu arz etmem gerekirse, yukarıda bahsi geçen 660 sayılı KHK ‘nin adına dikkat kesilecek olursak, burada “Kamu Gözetimi” ibaresi varken, diğer yandan içeriğinde ise, bu ibare tanımlanmamıştır. Buradan hali ile şöyle bir çıkarsama yapmak mümkündür… KHK hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Devletin bağımsız denetimle ilgili fonksiyonunun gözetimden (oversight) ziyade denetim (audit) olduğu ve vurgunun kamu denetimi üzerinde bulunduğu görülmektedir.
Bağımsız denetimin vazgeçilmezi olarak kabul edilen denetçilerin , bu alandaki uygulamalarını devam ettirirken bir takım sorumlulukları da artarak omuzlarına ağır yük binmektedir. Bağımsız denetim faaliyetlerini ifa ederken çeşitli mevzuat ve denetim standartlarına uyma yükümlülüğü hem bağımsız denetim kuruluşlarına ve hem de bağımsız denetçilere ağır sorumluluk bindirerek altından kalkılması zor, müeyyideler oluşturmaktadır.
Denetim Kuruluşları ve denetçilerin bu kadar ağır kanun ve dünya ile entegre halinde olan KGK ‘nun yayınlamış olduğu genel kabul görmüş bağımsız denetim standartları karşısında hukuki ve cezai olmak üzere, sorumluluklarına bakmakta fayda vardır. Yine denetim kuruluşları ve denetçilerin bağımsız denetimin gözetimi karşısındaki yani KGK karşısındaki durumlarına eğilerek yol almamızda fayda vardır.
Ayrıca, KGK görevini yaparken bağımsız olup, hiçbir organ, makam, merci ve kişi; Kurulun kararını etkilemek amacıyla emir ve talimat veremeyecektir.
660 sayılı KHK, şekli olarak incelendiğinde, birinci maddenin başlığı “amaç ve kapsam” olmasına karşın, madde de sadece amaç açıklanmıştır. Sekizinci maddenin onuncu fıkrasında, “yaptırım öngören kararlar dahil tüm Kurul kararları, tekemmül etmeleri ve ilgililere tebliğ edilmeleri veya usulüne uygun olarak duyurulmaları ile birlikte uygulanabilir ve para cezaları tahsil edilebilir hale gelir.” (Mülga: 12/7/2013-6495/72 md.) diye ifade edilmesine karşın, konu edilen KHK’da çıktığı ilk an itibari ile para cezalarıyla ilgili herhangi bir düzenleme yer almamaktaydı…
Bir başka keskin ifadeyle, Kurulun idari para cezası verme yetkisi ilk anda yok iken , daha sonra idari para cezası ile sınırlı olmak kaydı ile, 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 26 ncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “ (3) (Ek: 6/12/2012-6362/147 md.) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine dayanılarak yapılan düzenlemelere, belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki kararlara aykırı hareket eden bağımsız denetim kuruluşlarına, Kurul tarafından on bin Türk Lirasından elli bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. Bu madde uyarınca verilen idari para cezaları bütçeye gelir kaydedilir.”
Bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşları, yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen görüş ve öneriler doğrultusunda gerekli tedbirleri almakla yükümlü olacaktır. Kurumca belirlenen sürede gerekli tedbirleri almayanlar hakkında uyarı, lisansın askıya alınması ve iptali de dahil olmak üzere uygun yaptırımlar uygulanacaktır. Ayrıca, bağımsız denetim kuruluşları ve bağımsız denetçiler, verdikleri hizmetlerden doğabilecek zararları karşılamak amacıyla, genel şartları Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek sorumluluk sigortasını yaptırmak zorundadır.
Bağımsız denetim kuruluşları ve bağımsız denetçiler; denetledikleri finansal tablo, bilgi ve raporlara ilişkin olarak hazırladıkları bağımsız denetim raporlarının denetim standartlarına aykırı olması ile bu raporlardaki yanlış, eksik ve yanıltıcı bilgi ve kanaatler nedeniyle doğabilecek zararlardan hukuken sorumlu tutulmuştur.
Bu vesile ile, KHK’da ilk çıkarıldığı zaman, bağımsız denetim kuruluşlarının ve denetim üstlenen bağımsız denetçilerin hukuki sorumluluğu düzenlenmekle beraber, bunların cezai sorumluluğuyla ilgili herhangi bir hükme yer verilmemiş, başka fiil ve davranışlar için de adli veya idari suç ve ceza öngörülmemiştir. Bunun sebebi, bağımsız denetimle ilgili cezai sorumluluğu gerektirir bir durumun bulunmaması veya KHK’yı çıkartan Bakanlar Kurulu ‘nun bu konuyu gözden kaçırması değil, Anayasa Mahkemesinin, KHK ile cezai sorumluluk getirilemeyeceğine ilişkin kararlarıdır. Anayasa Mahkemesi birçok kararında, Anayasanın 91. maddesinin ilk fıkrasına göre, TBMM’nin Bakanlar Kurulu ‘na KHK çıkarma yetkisi verebileceği, ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasanın ikinci kısmının 1. ve 2. bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile 4. bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin KHK’larla düzenlenemeyeceği; suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38.* maddenin Anayasanın ikinci kısmının 2. bölümünde yer aldığından bu konudaki düzenlemelerin de KHK ile yapılmasının olanaklı olmadığını belirtmiş ve dava konusu KHK hükümlerini iptal etmiştir(Anayasa Mahkemesi, 2009, 2008, 2004)
Dolayısıyla, 660 sayılı KHK’da adli veya idari suç ve cezalara yer verilmiş olsaydı, bu durum Anayasaya aykırılık oluşturacaktı. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu ‘nun 2008 yılında Meclise sevk ettiği, Türkiye Denetim Standartları ve Kamu Gözetimi Kurumu Kanunu Tasarısı ‘ndaki hükümlerin neredeyse tamamı 660 sayılı KHK’ya aktarılmışken, anılan Tasarının cezai hükümleri KHK’ya alınmamıştır.
Bağımsız denetim kuruluşları ve bağımsız denetçiler için KHK’da hukuki sorumluluk öngörülmüş, sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunlu hale getirilmiş, ancak hukuki sorumlulukta kusur şartının aranıp aranmayacağı açıklanmamıştır. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesinin, geçmiş yıllarda verdiği kararlarda, suç ve ceza içeren konularda KHK ile düzenleme yapılmasını Anayasaya aykırı bulduğundan, 660 sayılı KHK’da herhangi bir cezai sorumluluk düzenlenmemiştir. İdari yaptırım da olsa, 26 ncı maddesine 3. Madde ile, (Ek: 6/12/2012-6362/147 md.) idari cezalar içeren hükümler eklenene kadar.
Burada güdülen amaç ise; denetçi ya da denetim kuruluşlarını cezalandırmadan çok, bu kişi ve kuruluşlar tarafından yürütülen bağımsız denetim faaliyetlerinde mevzuat ihlali oluşmasında caydırıcılığı sağlayarak kamu yararı ve kamu düzeninin bozulmasına engel olmaktır.
Ya yoksa, KHK ile getirilen tüm bu bağımsız denetim sistemi , düzenli bir yapıdan çok uzak hatırı sayılır ciddi aksaklık ve zafiyetler yaşaması kaçınılmaz olacaktır. Bu sebeple, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 400. Maddesi üzerinde yapılabilecek revizeler ile KHK ‘ya uyarlanması beklenmektedir.
Durum bu minvalde iken, KGK nasıl oluyor da Denetim Kuruluşlarına veya Denetim Üstlenen Bağımsız Denetçiler ‘e idari para cezaları veriyor?
Makalemizin yazıldığı an itibari ile 242 Denetim Kuruluşu KGK ‘dan onay almış ve bunların da 27 tanesi “idari yaptırım listesi” dahilindedir. Bunların içinden sadece bir Denetim Kuruluşu 2 yıl denetim belgesi askıya alınmıştır.
Şimdiye kadar Kurum, uyarı veya idari para cezası veya askıya alma işlemini yönetmeliğin aşağıda verilen maddeleri gereğince yerine getirmiştir.
“ Kurulun ../../…. tarihli ve … sayılı kararıyla Bağımsız Denetim Yönetmeliği md. 40/1-a, 40/1-g , 41/1-c, 41/1-d , 41/1-e ile md. 43/3 uyarınca Kuruluşa “UYARI YAPTIRIMI ile İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA” karar verilmiştir.
Veya
Kurulun ../../….tarihli ve … sayılı kararıyla 660 sayılı KHK geçici md. 1/4 ve Sigorta ve Reasürans Şirketleri ile Emeklilik Şirketlerinde Bağımsız Denetim Yapılmasına İlişkin Yönetmelik md. 24/3-h ile Bağımsız Denetim Yönetmeliği md. 41/1-c uyarınca ../../…. tarihinden itibaren Kuruluşun "FAALİYET İZNİ 2 YIL SÜREYLE ASKIYA ALINMIŞTIR."
Bu yaptırımlar karşılığı Denetim Kuruluşları ‘na verilen İdari Para Cezası 22 Bin ile 54 Bin TL arasında bir ortalamaya karşılık geldiği öngörülmektedir.
O halde sorduğumuz sorunun cevabına geçerek, “nasıl oluyor” sorusuna cevap bulmaya çalışalım… KHK ile idari yaptırımları uygulama yetki ve görevi Kurul’a ait bulunmaktadır(660 sayılı KHK md 9). Yönetmelik maddeleri uyarınca uygulanan idari yaptırıma ait para cezalarını düzenleme ve tahsil yetkisi olmadığına göre, iş bu parasal cezai müeyyideler, 5326 sayılı KABAHATLER KANUNU ‘nun “İdarî para cezası” başlıklı 17. MADDESİ UYARINCA ALINMAKTADIR.
İşin ilginç olanı ise bu cezalar genellikle çok basit hatalarla alınmaktadır. Türkiye Denetim Standartları ve Bağımsız Denetim Yönetmeliği 27. Madde kapsamında “denetim ekipleri” olduğunu görüyoruz.
Hatırlatmakta yarar gördüğüm başka bir konu ise, kesilen bu İdari Para Cezaları, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 17. Maddesin 6.fıkrası gereği tebellüğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesi halinde, para cezasının dörtte üçü, 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunu ‘nun (AATUHK) 37.Maddesi uyarınca tahsil edilir. Bu cezalara karşı 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 27.Maddesine göre itiraz etme haklı her zaman vardır. Bunun için kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.
Hasılı hülasa, Unutmayalım ki, her bir nimet bize aynı zamanda bir de borç yükler. Bağımsız Denetim ‘in ülkemiz interlandında sancılı doğuşuna tanıklık etmekle birlikte, geleceğe olan umutvar öngörümüz üst kariyer mesleği olarak kabul ettiğimiz Bağımsız Denetimin mevzuatını iyi okuyarak ve hatta devamlı küresel gelişmeleri de takip ederek, büyük dörtlere yetişmemiz, hatta yetmez(!) geçmemiz gerekir…
Bu vesile ile hatamız da elbet olacak, buna karşılık cezamız da… Önemli olan, can yakacak kadar olmaması. En önemlisi de insanların bizlere emanet olarak teslim ettikleri işlerinden, çoklarının zarar görmemesi. Hiçbir hata işlemeyen ne toplum vardır ve ne de insan…
Öyle olsaydık Firavun ‘a dönerdik!..
Saygılarımla…
14 Eylül 2017
Selahattin İPEK
Bağımsız Denetçi(BD)
Teşekkür:
Katkılarından dolayı Sayın Ymm Arif AYTULUN Usta ‘ma TEŞEKKÜRLERİMİ SUNARIM…
Kaynak:
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
- 5326 sayılı Kabahatler kanunu
- Bağımsız Denetim Yönetmeliği
- Mustafa Yavuz - Bağımsız Denetim Kuruluşları Ve Bağımsız Denetçiler Üzerinde
Kamu Denetimi Ve Gözetimi(İsmmmo-Mali Çözüm)
* Tefhim __ bildirme, anlatma