Ülke IMF’ ye borç veriyoruz noktasından, Dünya Bankası’ndan borç dilenme noktasına geldi. Son günlerde Dünya Bankası ile 5 yılda ödenecek 35 milyar dolar kredi anlaşması yapıldığı görülmektedir.

Pandemi dönemi tüm dünya için zor bir dönemdi. Üretimdeki azalmaya karşın taleplerin değişmemesi, doğal olarak fiyat artışlarına ve dolayısıyla enflasyona neden oldu.

Dünyada artan enflasyonla mücadele için, talepleri kısma adına faiz artışlarına gidildi. Bizde ise, naz var size ne oluyor veya faiz sebep enflasyon sonuç gibi ekonomi bilimiyle uyuşmayan kararlar sonucu enflasyon artmaya devam etti.

Artan enflasyonla birlikte doğal olarak döviz kurlarında da bir artış yaşandı.2019 yılında dolar kuru 5-6 TL civarında iken 2021 Aralık ayında 18 TL ye kadar yükseldi.

Hızla artan döviz kurlarını kontrol altına almak için, alınan yanlış ekonomik kararlardan dönmek yerine, kur korumalı mevduat uygulaması denilen uygulamaya geçildi. Oysa bu uygulama 1980 öncesi yıllarda denenmiş ve fiyaskoyla sonuçlanmış olduğu bilindiği halde.

Bu karar sonrası dolar kuru 13 TL’ye kadar geriledi. Ancak enflasyonda bir düşme olmaması nedeniyle kısa sürede tekrar 32 TL’ye kadar yükseldi.

2 yıl gibi bir süre içinde uygulanan bu sistem halka 27,5 milyar dolara mal oldu. Hazinenin açıkladığı zarar 818 milyar TL.

Bu yönetim 20 yıl içinde satmadığı kamu fabrikası, arazisi limanları vesaire kalmadı. Tüm bunlardan elde edilen gelir yaklaşık 60 milyar dolar. Tüm bu varlıkların değerleri toplamı 2 yıldır kur korumayla yok olup gitti.

Ülke IMF’ ye borç veriyoruz noktasından, Dünya Bankası’ndan borç dilenme noktasına geldi. Son günlerde Dünya Bankası ile 5 yılda ödenecek 35 milyar dolar kredi anlaşması yapıldığı görülmektedir.

Ancak Dünya Bankası bu krediyi şarta bağlı olarak vereceğini ve bununla ilgili protokol yapıldığını medyadan öğreniyoruz. Kredi alınma şartları içinde en önemli konu ise, kredinin istihdamın arttırılması amacıyla kullanılacağını ve yaratılacak istihdamın % 50’sinin mültecilere kullandırılacağı şartını taşımaktadır.

Esasen hükümet hazırladığı orta vadeli programda bunun altyapısını hazırlamış gibi görünmektedir. İlgili programın istihdam başlıklı bölümünün 18. maddesindeki düzenleme aynen şöyledir “yurt içinden temininde zorluk yaşanan hallerde iş gücü piyasasının farklı vasıflarda ihtiyaçlarını karşılamak üzere göç ve istihdam politikalarının dengeli bir şekilde bu uyumlaştırılması sağlanacaktır” denilmektedir 19.maddede de bu konuda açıklama yapılmaktadır.

Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bu durum beni çok rahatsız etti. Sonuçta alınan 35 milyar dolar kredi bu ülkenin insanları tarafından ödenecek. Ama yaratacağı faydadan bu ülkenin çocukları kadar Suriye, Afgan vesaire gibi mültecilerin de yararlanacak olması bana davul tokmak örneğini hatırlatmaktadır. Bizim çocuklarımız işsiz dolaşırken mültecilerin önünün açılması çok kabul edilebilir değildir.

Ekonomi bilimine ters düşen kararlarla ülkeyi bir yılda 27,5 milyar dolarlık zarara uğrat, sonra git 5 yılda taksitler halinde 35 milyar dolar Dünya Bankası’na borçlan ve % 50 yararlanma şartı da yabancılara öncelik ver.

Bu ülke böyle bir şartı kabul etme noktasına mı gelmiş? Gerçekten çok üzücü.